Yargıdaki kırılma, AB ve demokratik ülkelerin aksine Adalet Bakanı’nın yetkilerinin kat kat arttırıldığı yeni Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) tamamen yürütmenin güdümüne sokulup Bakanlığın herhangi bir genel müdürlüğü haline getirilmesiyle derinleşti.
Akabinde “orduya kumpas kurulmuş” söylemiyle, “paralelle mücadele” icâdıyla, yargılama hatalarıyla “darbe davaları”nı sulandırma hesâbına altyapısı hazırlanmadan apar topar Özel Yetkili Mahkemelerin kapatılarak peşpeşe tahliyelerle “darbe dâvâları” tasfiye edilip yargıya gölge düşürüldü.
Bununla da kalınmadı; bazı bakan çocuklarının, bürokratların ve iktidara yakın iş adamlarının karıştığı 17-25 Aralık yolsuzluk-rüşvet soruşturmalarının âdeta intikamını almak hesâbına yeni HSYK” üzerinden yargıya müdahaleyle adâlet içinden karartıldı. O denli ki, silâh ve mühimmat taşıyan MİT TIR’larını durdurup tutanak düzenleyen savcılara tahliye kararı veren yargıçlar siyasî senaryolarla tutuklanarak hukuk yok edildi. Ve Cumhurbaşkanı’nın “proje mahkeme” dediği tek hâkimlik Sulh Ceza Hâkimlikleriyle yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı bütünüyle berhava edildi.