Hollanda, Belçika, Avusturya, Almanya ile girişilen bilek güreşiyle Türkiye, hak etmediği bir girdaba sokuluyor. Siyasi hırsları için insanlarının yarısını ‘terörist’ ilan etmekte beis görmeyenler; kendi çıkardıkları yasaları çiğneyerek siyasi propagandalarını başkalarının topraklarına taşıyamayınca, tüm memleketi ‘ulusal çıkarlar’ üzerinden hizalandırmaya çalışıyorlar. Aslında yaptıkları Türkiye’yi ‘medeniyetler çatışmasının’ sacayağı kılmaktan ibaret. Asıl ürkütücü olan da bu.
***
‘Yaşlı kıta’ ile son krizde şahsen pek çok eleştiriye ‘müstahak’
gördüğüm Avrupa’nın yöneticilerine yönelik olmayacak laflar havada
uçuşuyor. ‘Nazi, faşist’ yakıştırmaları mı dersiniz, uydurma tarih
anıştırmaları mı... Yoksa “Avrupa’da aşırı sağcı Geert Wilders
siyasi fikir olarak iktidara gelmiş” türünden tuhaf saptamalar
mı...
‘Aşırı sağ’, ‘faşizm’, ‘Nazizm’ nedir, nasılsa kimse bilmez, uydur
gitsin. Avrupa’da ‘aşırı sağ fikir olarak iktidara gelmişse’,
‘sizde hangi fikir var’? Türkiye’yi sol/sosyal demokrasi mi
yönetiyor? Sağ ise neyin sağı, kimin sağı? Hadi geçtim, siyasi
yelpazenin ‘merkezine’ kurulmuşlar da, haberimiz mi yok?
İnsan önce şaşırıyor, sonra ‘yeryüzünde şu siyasal İslamcılık kadar
kavram karmaşasından nemalanan bir ideolojik zihniyet var mıdır’
diye düşünüyor.