Ceyda Karan Cumhuriyet Gazetesi

Alice’in Harikalar Diyarı’ndan...

Güzel Türkçemizden deyimlerimiz eksik olmasın. Son bir haftadır Avrupa ile krize dair yazılarda neredeyse deyim bırakmayacak hale geldim. “Yavuz hırsız ev sahibini...

24 Mart 2017 | 323 okunma

Güzel Türkçemizden deyimlerimiz eksik olmasın. Son bir haftadır Avrupa ile krize dair yazılarda neredeyse deyim bırakmayacak hale geldim. “Yavuz hırsız ev sahibini bastırır” ile başladık, “Yangına körükle gitmek”ten çıktık derken, “Kelin merhemi olsa kendine sürer”e vardırdık. Londra’da dünkü terör saldırılarının sonrasında da el mahkûm, evvela “Bile bile lades” diyeceğiz. 
Bu krizin Cumhuriyet’i gömecek başkanlık sistemi referandumuna yönelik siyasi hırslarla çıkartıldığı herkesin malumu. Yine de bir memleket nasıl olup bu denli fütursuzca “uçuruma sürüklenir” diye şaşırıp kalmamak elde değil.

***

Bu sefer kantarın topuzu fena kaçtı. Henüz geçen hafta Dışişleri Bakanı’nın “Avrupa’da din savaşı çıkacak” buyurmasının “dumanı tüterken”, Cumhurbaşkanı’ndan şu öngörü geliverdi: 
“Bize parmak sallayan Avrupalılara sesleniyorum; Türkiye itilecek, kakılacak, onuru ile oynanacak, bakanları kapılardan kovulacak, vatandaşları yerlerde sürüklenecek bir ülke değildir. Dünyanın her yerinde bu yaşananlar çok yakından takip ediliyor. Siz böyle davranmaya devam ederseniz, yarın dünyanın hiçbir yerinde hiçbir Avrupalı, Batılı, güvenle, huzurla sokağa adım atamaz.” 
Hedef malum. Ama mevzu “Türk’ün Türk’e propagandasını” çoktan aştığından Reuters haber ajansı derhal bu sözleri dünyaya duyurdu, Batı medyası tespiti koydu: “Erdoğan Avrupa’daki herkesin güvenliğini tehdit etti.” Birkaç saat geçmemişti ki, IŞİD’in üstlendiği Londra saldırısı geldi. Sözler dalga dalga yayıldı. 
Ankara “toparlandı”, Dışişleri, Başbakanlık, AB Bakanlığı art arda taziye mesajları geçti. Cumhurbaşkanlığı da... Avrupalılar hiç “samimi” bulmamış olsa gerek, dün Avrupa Komisyonu, Türkiye’nin daimi temsilcisini çağırıp bu sözlere dair “izahat” istedi. Artık oradaki diplomatımız ne dedi, bilmiyorum.

***

Kontrolsüzce “haydut devlet” kategorisine sürüklendiğimizi, faturasının hepimize çıkacağını ne zamandır biliyoruz. Bu krizden “hayırlı” tutum dışında bir çıkış umudu da yok. Lakin en azından uçurumdan dönmek için “olmayacak işleri” yazalım, bugünden bakılınca bir nevi “Alice’in Harikalar Diyarı”nı...: 
√ Türkiye’nin siyasal İslam sopasıyla giriştiği Suriye savaşı derhal bitirilmeli. ABD, Rusya, Suriye ordusu ve SDG/YPG tarafından çevrelenmiş Fırat Kalkanı operasyonu sona ermeli.Ülke sınırları güvenceye alınmalı. 
√ İdlib’deki El Kaide emirliği ve diğer cihatçılarla tüm bağ kesilmeli, insani amaçlar dışında sinek uçurulmamalı. 
√ Suriye’nin egemenlik ve toprak bütünlüğü hakikaten savunulmalı. 
İran, Irak ile ilişkiler düzeltilmeli. Körfez’deki Vahhabi/Selefi monarşilerle ilişkiler sınırlanmalı, hatta teröre katkıları deşifre edilmeli. 
√ AB ile “reset” düğmesine basılmalı. Ticari çıkarları öne alacak Gümrük Birliği’nin yeniden müzakeresi gibi alanlara odaklanılmalı.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
ABD’de darbe tehdidi 07 Eylül 2018 | 4.990 Okunma Zaharçenko darbesi 05 Eylül 2018 | 4.528 Okunma İdlib’den esen fırtına bulutları 31 Ağustos 2018 | 403 Okunma Kapitalizm, ırkçılık ve toprak reformu 29 Ağustos 2018 | 4.846 Okunma Trump’ın medya savaşı 17 Ağustos 2018 | 182 Okunma