Güzel Türkçemizden deyimlerimiz eksik olmasın. Son bir haftadır
Avrupa ile krize dair yazılarda neredeyse deyim bırakmayacak hale
geldim. “Yavuz hırsız ev sahibini bastırır” ile
başladık, “Yangına körükle gitmek”ten çıktık
derken, “Kelin merhemi olsa kendine sürer”e vardırdık.
Londra’da dünkü terör saldırılarının sonrasında da el mahkûm,
evvela “Bile bile lades” diyeceğiz.
Bu krizin Cumhuriyet’i gömecek başkanlık sistemi referandumuna
yönelik siyasi hırslarla çıkartıldığı herkesin malumu. Yine de bir
memleket nasıl olup bu denli fütursuzca “uçuruma
sürüklenir” diye şaşırıp kalmamak elde değil.
***
Bu sefer kantarın topuzu fena kaçtı. Henüz geçen hafta Dışişleri
Bakanı’nın “Avrupa’da din savaşı
çıkacak” buyurmasının “dumanı tüterken”,
Cumhurbaşkanı’ndan şu öngörü geliverdi:
“Bize parmak sallayan Avrupalılara sesleniyorum; Türkiye itilecek,
kakılacak, onuru ile oynanacak, bakanları kapılardan kovulacak,
vatandaşları yerlerde sürüklenecek bir ülke değildir. Dünyanın her
yerinde bu yaşananlar çok yakından takip ediliyor. Siz böyle
davranmaya devam ederseniz, yarın dünyanın hiçbir yerinde hiçbir
Avrupalı, Batılı, güvenle, huzurla sokağa adım atamaz.”
Hedef malum. Ama mevzu “Türk’ün Türk’e
propagandasını” çoktan aştığından Reuters haber ajansı derhal
bu sözleri dünyaya duyurdu, Batı medyası tespiti
koydu: “Erdoğan Avrupa’daki herkesin güvenliğini
tehdit etti.” Birkaç saat geçmemişti ki, IŞİD’in
üstlendiği Londra saldırısı geldi. Sözler dalga dalga
yayıldı.
Ankara “toparlandı”, Dışişleri, Başbakanlık, AB Bakanlığı art
arda taziye mesajları geçti. Cumhurbaşkanlığı da... Avrupalılar
hiç “samimi” bulmamış olsa gerek, dün Avrupa Komisyonu,
Türkiye’nin daimi temsilcisini çağırıp bu sözlere
dair “izahat” istedi. Artık oradaki diplomatımız ne dedi,
bilmiyorum.
***
Kontrolsüzce “haydut devlet” kategorisine
sürüklendiğimizi, faturasının hepimize çıkacağını ne zamandır
biliyoruz. Bu krizden “hayırlı” tutum dışında bir çıkış
umudu da yok. Lakin en azından uçurumdan dönmek
için “olmayacak işleri” yazalım, bugünden bakılınca bir
nevi “Alice’in Harikalar Diyarı”nı...:
√ Türkiye’nin siyasal İslam sopasıyla giriştiği Suriye savaşı
derhal bitirilmeli. ABD, Rusya, Suriye ordusu ve SDG/YPG tarafından
çevrelenmiş Fırat Kalkanı operasyonu sona ermeli.Ülke sınırları
güvenceye alınmalı.
√ İdlib’deki El Kaide emirliği ve diğer cihatçılarla tüm bağ
kesilmeli, insani amaçlar dışında sinek uçurulmamalı.
√ Suriye’nin egemenlik ve toprak bütünlüğü hakikaten
savunulmalı.
İran, Irak ile ilişkiler düzeltilmeli. Körfez’deki Vahhabi/Selefi
monarşilerle ilişkiler sınırlanmalı, hatta teröre katkıları deşifre
edilmeli.
√ AB ile “reset” düğmesine basılmalı. Ticari
çıkarları öne alacak Gümrük Birliği’nin yeniden müzakeresi gibi
alanlara odaklanılmalı.