Türkiye’nin iç savaşın eşiğinden döndüğü darbe girişiminde asıl “Allah’ın lütfu”Rusya’ya... Artık Türkiye’nin dış politikada olası yönelimlerinin bize, bölgemize ve dünyaya etkileri olacak. Bu yüzden küresel denklemi doğru anlamalı...
***
Türkiye’yi “öfkeyle kalkan zararla oturur” deyişini
göz ardı ederek yöneten siyasal İslamcılar; memlekette görülmemiş
kutuplaşma yaratırken dış politikayı öyle yüzlerine gözlerine
bulaştırdılar ki... Tam “paçadan yakalanmak” tabirine
denk düşer.
Artık Batı ile ilişkiler alenen “sallantıda”. ABD
ile “çuval krizi” hariç son 30 yılda ilk kez bu denli
gerilim yüklüyüz. Washington, Fethullah
Gülen’i iade veya başka bir ülkeye sınır dışı etmezse,
durum kolay düzelecek görünmüyor. Fakat bu da
Amerika’nın “başkalarının muhaliflerine sığınak
olma” politikasına aykırı.
AB üyeliği içinse “başka bahara” desek yeridir. Darbe
girişimi sonrası binlerce insan içeri alındı. Soruşturmaların tıpkı
Ergenekon ve Balyoz’daki gibi masumiyet karinesi dikkate alınmadan
yürütüleceği anlaşılırken, idam cezası gerilimi katlıyor. Tabii
kendi dertlerine düşmüş AB’nin Türkiye’ye etkisi artık
tartışmalı.
***
Büyük resimde ise Transatlantik İttifakı’nda. Britanya’nın
Brexit kararı ittifakı sarstı. Nereye evrileceği meçhul. Diğer AB
üyelerinin aynı yolu izlemeyeceğinin garantisi yok. Yetmezmiş gibi
Amerika ayağı sıkıntı yüklü. 8 Kasım’daki başkanlık seçimini“sıra
dışı” Donald Trump kazanırsa,
nasıl “dizginleneceği” belirsiz. İşte “kurumsal
yapıyı” irkilten Trump’ın son çıkışı işin tuzu
biberi.
Trump, geçen hafta NYT ile söyleşisinde “Baltık ülkeleri Rus
saldırısına uğrarsa ne yapacağı” sorulunca “Müttefiklerin
kendilerine karşı yükümlülüklerini yerine getirip getirmediklerine
bakarak karar vereceğini” söyledi. Bu NATO
Anlaşması’nın “birimize yapılmış saldırı hepimize
yapılmıştır” şiarlı 5. maddesine aykırı.
Trump’ın Putin ile iyi geçinme tutumu
akıldayken, alarm zilleri çaldırmaya yetti. ABD içinden, NATO ve
Avrupa’dan art arda tepki geldi.
***
NATO son Varşova zirvesinde “caydırıcılık” ifadesi
eşliğinde “Soğuk Savaş” retoriğini canlandırdı. Doğu
Avrupa’ya yığınak yapıyor, nükleer anlaşmaya rağmen “İran
tehdidi” gerekçesiyle füze kalkanı aktive ediliyor. Gözler
Karadeniz’de.
Buna karşın Rusya, Suriye üzerinden Ortadoğu ve Doğu Akdeniz’e
yerleşti. En son WSJ’de hayretler içinde okuduk. Ruslar, Hava-Uzay
Kuvvetleri uçaklarıyla16 Haziran’da Ürdün sınırındaki gizli
ABD-Britanya üssünü, özel kuvvetler çıktıktan hemen
sonra “cihatçı üssü zannederek” vuruvermiş. Koordinasyon
eksikliğinin sonucu! Rusların çok zeki hamleler yaptığına şüphe
yok. John Kerry’nin 1415 Temmuz’da Moskova’ya
gidip Suriye’de yeni işbirliği önerisi sunma sebebi artık daha
anlaşılır.