Güzel Türkçemizde “saldım çayıra mevlam kayıra” derler. Suriyeli sığınmacıların Batı’ya akınını “timsah gözyaşları” içinde izleyenlerin yaptıkları tam da bu. Türk halkının “Batı karşıtlığını” gıdıklayıp, Suriyeli sığınmacıları davalarına “mezeetmekteler”. Başlamasında ve bir türlü sona erdirilememesinde büyük payları olan bir savaşın bütün kirini pasını Avrupa’nın üzerine yıkmaya kalkışıyorlar. Bir tek Suriyeli sığınmacı bile kabul etmeyen Körfez monarşilerindeki kardeşlerine hiç dokundurmadan.
***
Ortalık “ailecek yıkılanlar”, “oturup ağlayanlardan” geçilmiyor. Neymiş “Avrupalılar insanlıktan nasiplerini almamışlarmış”… Almanya henüz Aylan’ın minik bedeni sahilde görüntülenmeden 800 bin sığınmacıyı kabul edeceğini duyurmuştu. Başbakan Angela Merkel göç meselesinde onca sert tutum alabiliyorken “gıkınıçıkarmadı”. Alman kamuoyu adeta halkı seferber etti. Tren garlarında ellerinde sular, yiyeceklerle sığınmacı karşılamaya çıkıyor ahalileri. Avrupa ülkelerinde derhal on binlerce Avro yardım toplandı. Türkiye’de birileri 4 senedir “misafirlik” edebiyatı tutturmuşken, o “vicdansız” Avrupalılar “Gelenler kalıcı olacak” diyerek mülteci statüsü sunmaya hazırlanıyorlar.
***
“insanlıktan nasibini almamakmış” bu böyle? Niye 1.8 milyondan fazla Suriyeli İslam topraklarında kalmak istemiyor da “vicdansızlara” sığınmaya çalışıyor? HHH “İnsanlığı unutmak”, “vicdansızlık” nedir anlamak için önce başlarını kaldırıp Körfez’deki Arap dostlarına bakacaklar. Suriye’deki radikal İslamcı grupları silahlarla, aşırılıkçı ideolojilerle gazlayan, demokrasiden nasibini almamış, Asya kökenli köle işçileri kullanmakta pek mahir Körfez Arap monarşilerine bir çift laf edecekler.