Türkiye, tercih ettiği yöneticilerin katkılarıyla “silah
kuşanmış siyasal İslam” cehenneminden geçmekte olan
Ortadoğu’da, Kürt meselesini hızla “Sri Lanka modeliyle” çözmeye
soyunuyor. Bekası için “tekrar seçimle” bilenenler sağ olsun!
Silvan’dan, Cizre’den yansıyan manzaralar, Rojava’ya yönelik
hasmane emellerle birleşirken, telafisi güç yeni aşamalara
sürükleniyoruz...
Sri Lanka modelinin ne menem bir şey olduğunu 31 Ağustos tarihli
yazımda aktarmıştım. Bu hafta iç karartan gündemin ötesine geçip
Güney Amerika’ya uzanalım. Türkiye’de kanlı katliamlar ve geri
gidişlerle geçen ekim ayında “es geçmek zorunda kaldığımız”
Kolombiya barış sürecindeki uzlaşmaya…
Herkes kendi modelini yaratır elbette. Lakin militarist öğeler
eşliğinde toplumsal zihin kodlarımızla hoyratça oynandığı bir
dönemde; barışçı çözüm üretme azmimizi yitirmemek, aklımızı berrak
tutmak için dünyadan örneklere daha fazla ihtiyaç duyduğumuz
günlerden geçiyoruz.
***
Güney Amerika’da antiterör söylemiyle namlı olan ve ahalinin eğilimleri itibarıyla “sağın kalesi” denilecek bir ülke Kolombiya. Solcu FARC örgütüyle yarım yüzyılda 200 binden fazla can alan iç savaşın ardından üç yıldır barışa yüklenildi. 2014’te “çatışmayı bitirme” şiarıyla yeniden seçilen Devlet Başkanı Jose Manuel Santos, Küba’nın başkenti Havana’da FARC lideriyle masaya oturdu. Selefi Alvaro Uribegibi yeminli barış karşıtlarına karşı dengeleri tutturmaya çabaladığı bu meşakkatli süreçte, ateşkes birkaç kez çöpe atılsa da bitmedi. Sonuncusu geçen mayıs-haziranda vuku buldu, temmuzda toparladılar. Bir ay önce Santos ile FARC’ın “Timochenko” lakaplı lideri Rodrigo Londono Havana’da el sıkıştılar. Hedef Mart 2016’da barış anlaşmasının imzalanması. Uzlaşma bu tarz çatışmalarda imkânı ihtimali de bulunmadığı idrak edildiğinden, silah bırakma dayatması içermiyor. FARC, anlaşmanın imzasından sonra 60 gün içinde silahsızlanacak.