Doğrusu Batılıların “demokrasi”, “özgürlükler”, “insan hakları”
gibi mevzulardaki “ikiyüzlülüklerine” doyum olmuyor! “Ilımlı” kulbu
yapıştırdıkları Körfez’in militan Selefi/Vahhabi ideolojilerinin
Ortadoğu’da fersah fersah yayılmasında zannedersiniz hiç sorumluluk
payları yoktur. Yemen’deki savaşa silah satabildikleri müddetçe
itirazları olmadığını biliyoruz. Petrodolarlar herkese lazım. Ne de
olsa sivil toplumları arada “raporlar” üretir, vicdan aklamaya kâfi
gelir.
İtiraf etmeliyim, artık Batılılara yapılan “bize destek verin”
çağrıları karşısında da, Batı’dan gelen tepkiler karşısında daha
çok “sinirlerim zıplıyor”.
***
Uluslararası ilişkiler, çıkarlar âlemi elbette. Bunu deyip geçmek de yetmez, kimin ne çıkarı olduğuna bakmak lazım. Ve Batılıların çıkarlarının nerede olduğuna dair tahayyüllerimizin artık sınırları kalmıyor. Bölgede 20. yüzyılda serpilip gelişen Aydınlanmacı, modernleşmeci geleneği gömecek her yatırımı yapmaktalar. Sonra da demokrasi, sekülarizm/ laiklik, hukukun üstünlüğü, insan hakları diye “timsah gözyaşları” dökmekteler. Kendi ideolojik tavrımızı hadi bir kenara koyalım, klasik liberal demokrasinin işlemesi için gereken zemini bile sağlamadıkları artık kör göze parmak misali olmuşken, siyasal İslamı beslemeye devam etmelerinin arkasında mecburen art niyet arıyoruz.