Suriye’deki paylaşım savaşında dönüm noktası niteliğinde günlerden geçiyoruz. Bugüne dek “savaşın devamının garantörü” olmuş Türkiye, “yatağını değiştirmeyekalkıştığı derenin ortasında kalakalan, sürüklenip boğulacağını idrak edince at değiştirmeye çalışan” biri misali. Darbe girişimi denklemi temelinden değiştirdi. Ankara, tümden çökmüş Suriye politikasında ABD/Körfez hattını terk edip Rusya/İran ve dolaylı olarak Suriye hattına geçme alametleri sergiliyor. Moda tabirle “üst aklın” “bölge okumasında” başka hal çare görememesinden…
***
Önce sahadaki kilit askeri gelişmeler:
• Kürtlerin YPG’sinin başını çektiği Suriye Demokratik Güçleri
(SDG) 13 Ağustos’ta Mınbiç’i IŞİD’den temizledi. Afrin ve Kobane
kantonlarının Türkiye’nin obüs menzili dışından el Bab ve el Rai
hattı üzerinden birleşmesinin önü açıldı.
• Türkiye ve Körfez’in vekil güçleri Nusra Cephesi (nam-ı
diğer Fetih el Şam) liderliğindeki cihatçıların Halep’te
sıkıştıkları bölgede Suriye ordusu çemberini yarma girişimi işe
yaramadı.
• Rusya, Hazar’dan attığı füzelere ek olarak Doğu Akdeniz’deki
gemilerden IŞİD ve Nusra’yı vurmaya başladı.
• Rusya, İran anayasası hilafına tarihi bir gelişmeyle Hamedan
üssünü kullanmaya başladı.
***
Uluslararası siyaset cephesi:
• Düşürülen uçak yüzünden Ankara ile kanlı bıçaklı Rusya,
darbe girişimi öncesinde“cebine özrünü” koymuştu. Darbe
girişimi sonrası “stratejik önem” hesabıyla tutum
değiştirdi. Putin ile Erdoğan’ın
9 Ağustos temasında ekonomik ilişkiler için yol haritası konulurken
siyasi ilişkilerin kilidi Suriye oldu.