Türkiye ahalisinin yarısının açıkça reddettiği rejim
değişikliğinin ardından dikkatler bütün yetkileri elde toplamış bir
liderin dış politika hamlelerine çevrildi. Ankara çelişkilerin
keskinleştiği bir zeminde. “Dış meşruiyete” verilen ehemmiyet
ortada. Mayıs ayı diplomasi ayı, Rusya- ABD-AB üçgeninde teşrik-i
mesai, kartların yeniden nasıl karılacağını belirleyecek.
Mayıs başında Soçi’de Rusya lideri Putin’le
başlayacak teşrik-i mesai mayıs ortasında ABD Başkanı Trump’la
devam edecek. Ay sonu AB ile tamamlanacak. Öncelikle resmi
anlayalım.
***
• Rusya açısından Türkiye’ye karşı “stratejik sabır politikası” işliyor. Normalleşme süreci başlayalı 1.5 sene geçti. Moskova Putin’in söylediği gibi “adım adım” gitti. Rusya için elbette ekonomik ilişkiler mühim. Ama mesele domatesi, buğdayı aşıyor. Charter uçuşlarının kesilmesi iması, vize serbestisi gibi unsurlardaki tıkanıklıklarının sebeb-i hikmeti siyasi duruş. Rusya, Batı’dan bağımsız bir Ankara’dan yana olsa da, neo-Osmanlıcı hattın değiştiği kanaatinde değil. İdlib’deki son kimyasal saldırı iddialarına Ankara’nın atlamasının da gösterdiği üzere rejim değişikliği duruşunda “milim kıpırdama” görmüyor. Putin’in diplomasi icabı yaptığı “tebrikte” Suriye’nin vurgulanması bunun göstergesi. Ve en son St. Petersburg saldırılarını El Kaide bağlantılı bir grup üstlenmişken, Rusya 50 binden fazla cihatçının başkent edindiği İdlib’e büyük harekâtı daha ne kadar öteleyebilir? 3 Mayıs’taki Putin’in Ankara’nın Suriye’de pozisyonunu netleştirmesini istemesini beklemek zor değil.
***
• ABD Ortadoğu politikasının hattını tam belirlemiş değilken, Washington’da Türkiye’ye bakışta netlik yok. Bu bağlamda ilk hamlenin Ankara’dan gelmesi manidar. Ankara, Trump’tan alınan “tebriği” cebine koydu, ardından TSK’nin Irak’ın kuzeybatısındaki Sincar/Şengal ile Suriye’nin kuzeyindeki Karaçok’a epeydir eli kulağında olan hava operasyonları geldi. Kimileri “karadan müdahale” bile beklemekteyken, “hava operasyonuyla” yetinilmesini yadırgamamalı. Özellikle 15 Temmuz’dan beri yaşanan sürtüşmeler, Rıza Zarrab davasının Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı’nın “kaptırılmasıyla”