Eyyy New York Times”, “Başkan neredesin”... diye başlayan
hitaplara/ atıflara, karşı cenahtan tenezzül eseri bir ses dahi
gelmez. Normal. Batılıların üslup ve adapları müsaade etmez.
Uluslararası planda en fazla utanç kaynağı olacak türden bu
nidaların olsa olsa içeride bir “kullanım
değeri” bulunabilir.
Lakin işler Doğu’da farklı. Hele de uçağı düşürülüp “karizması
çizilmiş” bir lider mevzu bahisse, “sert kayaya
toslanır”. Mitinglerde ahaliye hitaben üst perdeden
çıkışılırken araya “Üzgünüz, böyle olmasını istemezdik”,
“daha da makamda durmam” parazitleri giriverir. Bu çaba da bir
şeydir. Zira mevzu teskin edilmezse güney sınırımızın “it
dalaşlarıyla”, S-400 füzelerinin vızıltılarıyla şenleneceğini
düşünürsek, “Buyrun istikrarı, buradan yakın” diyecek
haldeyiz…
***
Türkiye, bir Rus uçağını 60 küsur yıl sonra düşüren ilk NATO üyesi ülke olma unvanı kazandı. Anlaşılan bu tutum ittifak içinde biraz “lüzumsuz” bulunurken resmi beyanlarda “Türkiye’nin hava sahasını savunma hakkı” vurgulanıyor. Türkiye egemen bir devlet olarak zaten bu hakka sahipken hoş bir totoloji! Hiçbir şey söylememenin “NATO’cası”. Misal “Rusya’ya karşı Türkiye’nin arkasındayız” kıvamı yok.
***
BMGK’nin daimi üyesi, nükleer silahlı
Rusya’dan “korkacak” halimiz yok. İş olacağına varır da
biz hesaba kitaba bakalım:
• Rusya ticari, askeri ve diplomatik ilişkileri donduruyor.
Enerji işbirliği, meyve-sebze satışı bitiyor. Çileyi çekecek
işadamlarımız, tarımcımız, turizmimiz ve vatandaşımız.
• Rusya, Suriye’den yıllardır şaibeli biçimde süren petrol
ticareti ve silah sevkıyatını vuruyor, uluslararası planda göze
sokuyor. (Petrol zengini Rusya IŞİD petrolünün alıcısıydı tezine
hangi kargalar nasıl güler bilmem.)