Adaletsizlik almış başını yürümüşse, insan onuru kaçınılmaz olarak tetiklenir. Tabiatı icabıdır. İnsanlar; vicdan, merhametin dibe vurduğu, zorbalık, baskı ve zulümün arşa çıktığı koşullara ancak bir süre tahammül sergiler. Ancak bir süre korkutulup susturulabilirler. Dünyada zulüm ile ancak bir süre abad olunabilir. Hep böyle olmuştur, hep de böyle olacaktır.
***
Ana muhalefet lideri Kemal
Kılıçdaroğlu’nun hatalı bulduğum pek çok
tasarrufunun ardından kendilerince ‘bıçağın kemiğe
dayandığı’ tespitiyle başlattığı ‘Adalet Yürüyüşü’,
kaçınılmaz olarak hepimizin aklına Hindistan’ın bağımsızlık lideri
ve ‘kurucu babası’ Mohandas
Karamchand Gandhi’yi getiriyor. Kılıçdaroğlu;
bugüne dek -biraz tuhaf bir kıyaslasırf ‘yumuşak
karakteri’ sebebiyetiyle benzetilegeldiği ‘Gandhi’
tipi bir irade ile başlattığı ‘Adalet Yürüyüşü’nü
tamamlarsa eğer, haktan, adaletten umudunu kesmiş milyonlar için
umut olacağı aşikâr.
Bu vesileyle Sanskritçe ‘yüce ruhlu’,
‘saygıdeğer’ manasına gelen ‘Mahatma’ yahut
‘Bapu’ (baba) gibi isimlerle anılan Gandhiji’yi
anımsamakta fayda var. Zira Gandhi, tarihe salt ‘yumuşak ve
ağırbaşlılığıyla’ değil çok daha mühim sebeplerle mal olmuş
bir kişilik. En başta hakikat ve adalet arayışı tükenmeyen bir
direnişçi olarak.