İtalya’daki krizle ilgili gelişmeler üzerine
internette Ortadoğulu bir arkadaşımla laflıyorduk. Bir an durup
şöyle yazdı:
“Batı medyası İran İslam
Cumhuriyeti’ndeki seçimler için hep ‘fark etmez
çünkü eninde sonunda her meselede karar hakkı dini
liderdedir’ diye yazar. İronik. Düşünsene ya İtalya’da
bugün olup bitenler Rusya’da, Venezüella’da ve
hatta Suriye’de yaşansaydı?”
Doğrusu, kuruluşundan beri Batılı liberal
demokrasi yolunu tutturmuş bir ülkenin yurttaşı olarak yanıt
veremedim. Mükemmel olmasa bile demokratik kurumsal yapıların
supapları olması gerektiği açık. Misal Almanya’da Nazizmin yine
sandık yoluyla hortlamasına izin verilmemesi anlaşılır. Gerçi
kapitalist dünyada demokrasinin demokrasiyi kullanarak yok edilme
girişimlerinin sınırının muğlaklığını yaşayarak öğrendik.
İroniktir, aklıma Türkiye’de bir dönemler Kemalizmi eleştiren
Batılıların da kullandığı ‘jüristokrasi’ tartışması
düşmedi değil.
Lakin İtalya örneği uymuyor. Başlarına
gelenlerin demokrasiyle, yurttaşlık hak ve sorumluluklarıyla
alakası yok. Bildiğimiz ‘AB tanrısı’ ve en değerli evladı
‘Avro bölgesi’ var.
***
İtalya’nın sessizliğiyle kimilerinin
‘keşiş’ diye andığı 76 yaşındaki Cumhurbaşkanı
Sergio Mattarella, 4 Mart seçiminde sandıktan
çıkan hükümeti alenen engelledi. Sağ-sol kurumsal partiler çökmüş,
sandıktan popülist Beş Yıldız Hareketi (M5S) yüzde 37 ile birinci
çıkmış, Sağ İttifak’taki Lig (eski Kuzey Ligi) oylarını yüzde
17.4’e taşımıştı. İki parti anlaştı, Giuseppe
Conte’nin başbakanlığında kurulan kabine Mattarella’ya
sunuldu. Mattarella, ekonomi bakanlığı verilen Paolo
Savona’nın ‘Avro’ karşıtlığını gerekçe göstererek
veto etti. Misal Lig’in alenen aşırı sağcı ve yabancı düşmanı
olması derdi değildi.
İtalya’da cumhurbaşkanının saygınlığı
tartışmalı olmayan bir ismi vetosu görülmemiş. 81 yaşındaki Savona
ise İtalya Bankası’nda çalışmış, sanayi bakanlığı yapmış. Avro’yu
‘Alman kafesi’ diye nitelemişliği ve ülkesi için ‘B
Planı’ önerdiği biliniyor. Yeni hükümet ille de
‘Avro’dan çıksın dememişti. Ancak ülke borçları
katlanırken, koalisyonun Avro’dan çıkma planları olduğu söylentisi
piyasaları alarma geçirdi. Neticede Mattarella, IMF’de 25 sene
çalışmış, ‘makas’ lakaplı 63 yaşındaki ekonomist
Carlo Cottarelli’yi seçilmemiş teknokrat hükümet
kurmakla görevlendirdi.
***
Benzeri kriz, 2011’de
Berlusconi IMF’yi reddedip Avro bölgesinden
çıkmayı anınca yaşanmıştı. İstifa ettirildi. Yerine teknokrat
Mario Monti atandı. 2013 seçimiyle
Letta’lı ara dönemin ardından liberal sol, genç
Matteo Renzi ile ipleri aldı. Renzi, kemer sıkmayı
kolaylaştıracak anayasa reformunu Aralık 2016’daki referandumla
halka kabul ettiremeyince çöktü. 4 Mart’ta da partisi...
Aynı senaryo Cottarelli ile gündemde. Bu kez
Yunanistan’a içirtilen acı ilaç var. İtalya Avro bölgesinin üçüncü
büyük ekonomisi. İthal ettiğinden fazla ihracat yapıyor, vergi
topluyor. Ama ahali 2008 krizinden beri toparlanamıyor. Alman ve
Fransız bankalarına borçlarda ikinci sırada.
***