‘Yeni Osmanlı’ ruhunun Suriye’de felç
geçirttiği Türkiye, ‘Mercidabık ruhuyla’şahlandı. Rusya’nın
oluruyla, ABD’nin destek ve koordinasyonuyla girişilmiş Cerablus
operasyonuna ‘Fırat Kalkanı’ denildi. ‘Mercidabık
hançerine’ dönüşme ihtimali eksik değilken 500 sene sonra
hançerin hangi tarafa saplanacağı hayli meçhul.
Teslim etmeli. Türkiye’yi yöneten siyasal İslamcı akıl, 15 Temmuz
darbe girişimi sonrası ‘mağduriyetini’ iyi kullandı.
Batı/ABD’nin darbe girişimindeki şaibeli konumu ile otoriter
eğilime karşı huzursuzluğunu; öncesinde özürle yolunu yaptıkları
Rusya ve İran ile yakınlaşma/ Avrasyacılık retoriğine meyletme,
Suriye için retoriği esnetme sayesinde dengelediler.
Kendilerine ‘manevra alanını’ açtılar. Felç geçirdikleri
Suriye politikasında ‘sahalara döndüler’.
Karkamış’ın karşısında 2013 yazından beri duran ‘öfkeli
çocuklar’ son bir yılda ‘çok olmuşlardı’. Rejim
değişikliği arzularında hüsrana uğramış ABD’nin sahada tek‘vurucu
gücü’ olan Kürtlerin YPG’sinin başını çektiği Suriye
Demokratik Güçleri (SDG) de
öyle... Erdoğan’ın ‘yeni TSK’si bir
taşla iki kuş vurdu. Hem IŞİD’i sınırdan çıkarttı; hem Kobane ile
Afrin’i birleştirerek Kürt koridoru tesisine çalışan
YPG/SDG’ye ‘dur’ dedi. Yerlerine en son 12 yaşında
Filistinli çocuğun kafasını gülerek kesmiş görüntülerini
izlediğimiz cihatçı gruplar eşliğinde TSK geçmiş oldu.
Suriye paylaşım savaşındaki yeni dengelerde durum şöyle:
•TÜRKİYE: Baştan beri ısrar
ettiği ‘güvenli bölge’ (lügattaki doğru ifadesiyle tampon bölge)
sonunda tesis edildi. Sınırı henüz belirsiz. Kaç kez eğitildikleri
halde işe yaramamış ÖSO’culara bırakıp gidileceği de...
•ABD: Rejim değişikliği
ajandasının başarısız icracısı cihatçı gruplar yerine sahada modern
TSK’nin öncülüğünde bir savaşçı güce kavuşmuş oldu. ABD Başkan
Yardımcısı Joe Biden’ın
deyişiyle, “Türkiye Suriye’de IŞİD’i yok etmek ne kadar
sürecekse o kadar kalmaya hazır”. Türkçesi ‘TSK IŞİD’e karşı
kara ordusu’. ‘Eski TSK’nin Suriye’ye girmekte direndiği
yazılıp çizilmekteydi.