Türk dış politikasında nelere tanıklık etmedik ki! Lakin Allah
için, hiç böylesini görmedik. En azından birbirini doğrudan
yalanlayan cümleler arasında en az 15 günlük, birer aylık aralar
oluyordu. Bu kez rekor üç gün.Önce 29 Kasım 2016: 24 Ağustos’ta
başlatılmış Fırat Kalkanı operasyonuna girişme sebebi olarak
açıkça, “Esed’in (Suriye Devlet Başkanı Beşar
Esad) hükümranlığına son vermek için biz oraya girdik,
başka bir şey için değil” denildi. Rusya’nın izahat talebi üzerine
1 Aralık 2016’da bu kez “Fırat Kalkanı operasyonunun hedefi de
herhangi bir ülke veya kişi değil, sadece terör örgütleridir.
Defalarca dile getirdiğimiz bu hususta hiç kimsenin şüphesi
olmasın, söylediklerimizi de kimse başka bir şekilde yorumlamasın,
başka yere çekmesin” buyuruldu.
Bu durumu izah için misal, “Çevir kazı yanmasın” desek, uymaz.
Şahsen güzel Türkçemizin deyim yetiştirebileceğini hiç
zannetmiyorum. Belki en münasip deyim “bağrına taş basmak”
olabilir. Durumu Rusçada tanımlamaya kalkışsalar artık Gürcistan’ın
eski lideri Saakaşvili’den bu yana lügatlara
girmesi gereken “kravat yedirme”yi kullanabileceklerinden
kaygılanıyorum.
***
Rusya’nın uluslararası sistemdeki sembollerinden biri “ayı”. Bu
ne hikmetse, biraz cüssesinden biraz acımasızlığından olsa gerek
“saldırganlığa” yorulur. Ayılar genelde sakin, zeki, soğukkanlı ve
iyi avcılardır üstelik. Dikkat etmek icap eder. Diğer yandan ben
Rusların diplomasideki ustalıklarını daha ziyade
“satranççılıklarından” yola çıkarak izah etmeyi tercih
ederim.
Rusya, son dönemde Ortadoğu’daki diplomasi satrancı ve tamamlayıcı
askeri hamleleriyle (Hmeymim üssü, uçak gemisi Kuznetsov’un Doğu
Akdeniz’e yerleşmesi, Hamadan üssü) Suriye’de el üstünlüğünü elde
etti. Rejim değişikliğine direnecekleri besbelliydi. Değişen değil
ama pekişen çok şey oldu.