Hafta sonunda Ortadoğu’dan dünyaya pek tuhaf
görüntüler yansıdı. Bir köşesinde petrole dayalı yapay
modernleşmesiyle çöl krallığı Suudi Arabistan’da, Bedevi dansları
eşliğinde ‘kılıçlar bilendi’. Diğer köşede Türk
uygarlığının geleneklerini de taşıyan İran İslam Cumhuriyeti’nde
kadınlı erkekli insanlar sokaklarda siyasi iradelerinin sandığa
yansımasını kutladılar.
Neoliberal düzen, işleyişi icabı hep işine
gelen yere ‘demokrasipromosyonunu’ mesele
edinmişken, doğal olarak ABD’nin başındaki Donald
Trump; ahalisine petrodolarlarıyla ‘ye-iç-yat’
vizyonu sunan mutlak monarşiye ‘ihtiyaç duyduklarını’
sundu. 110 milyar dolarını yok edici silahların oluşturduğu 350
milyar doları aşan enerji ve yatırım anlaşmalarına imza attı.
Ucunda ‘önce Amerika’nın istihdamını canlandırmak
bulununca, erkeklerden oluşan hanedanlık mensuplarıyla kılıç dansı
Allah’ın emri oldu, dünya için de eğlence çıkardı! Ardından
yıllarca bölgedeki tüm seküler modernleşme süreçlerinin altını
oymuş mezhepçi, cihatçı Selefi/Vahhabi ideolojinin membaı
değilmişcesine, Riyad’da ‘Aşırılıkçı İdeolojiyle Savaş
için Küresel Merkez’ açılışını yaparak ‘eğlenceyi
sürdürdü’. ‘Arap-ABD zirvesindeki’ mesajlarının içi,
hele de entelektüel Obama düşünülürse bekleneceği
üzere boştu. Zaten dün Manchester’da kanları akıtılan gencecik
insanlar ‘açılışın’ üzerine tuz biber oldu. Trump’ın
sunduğu silahların promosyonu ‘Sünni NATO’su fikri ise
hayata pek zor geçebilir görünüyor. Yine de daha fazla kan akmasını
sağlama ‘fırsatı’ yarattığı aşikâr. Hele baş hedefe
konulan İran olunca...