Güney Asya ülkesi Tayland’da, Başbakan
Prayut Çan-oça, gazetecilerin önüne karton
maketini koydurtup “Soru sormak istiyorsanız, bu
arkadaşa sorun” deyivermiş. Sonra da el sallayıp
gitmiş.
Dünyadaki yönetim üslubunu özetlemek için daha
iyi örnek var mı?
Daha önce gazetecilere muz kabuğu fırlatıp
muhalifleri “infazla” tehdit etmiş Prayut, 2014’teki
kansız darbeden beri başta. Gazeteciler, gerçeğini bulsaydı darbe
sonrası vaat edilip yapılmayan ilk seçimleri, katakulli referandum
ile değiştirilen anayasa ve seçim sistemini, güneydeki çatışmaları
ve monarşiyi aşağıladıkları gerekçesiyle hapsedilen gençleri
soracaktı. Olmadı.
***
İran olaylarıyla girdiğimiz yeni senenin ikinci haftasında 2018 öngörüleriyle başlamak istiyordum. Dünyaya bakınca içimden gelmedi. Neoliberal dünyada nereye baksak rezillik var; sahtekârlık, yalan ve ahlaksızlık tavan yapmış, egolar ve kibir “imparatorlukları” kurulmuş. Adeta “kıyamete” yarış var. Gözüme batanı birkaç örnek...
***
“Süper güç” ABD’nin başında kendini
“dâhi” zanneden biri var. Müesses nizam, kurucu babalardan
miras sistemi bir popülist çılgının elinden kurtaracağım diye
yürüttüğü “cadı avı” eşliğinde küresel hegemonik gücü yine
kazanmak çabasında. Dünyalılar için “liberal emperyalist”,
Amerikalılar için sözde “sol” ve “ilerlemeci”
Demokratik Parti ve Hillary Clinton’ın yolsuzluk
enkazı “Rusyagate” uydurmaları ile temizlenmeye
çalışılıyor.
ABD müesses nizamının kirli çamaşırlarını bilen
aklıselim insanların bile yaşananların arkasına bakınca şaşırmaması
imkânsız. İstihbarat kurumları ile ana akım medyayla sınırlı
kalanların ise payına “Rusofobi” düşebilir. O zaman
Massachusetts’daki dondurucu soğukları
“Putin’in iklim silahına”
bağlamak normal olur. Bu koşullarda akıl sağlığı sorgulanan Trump
“deha” olduğunu ilan edebildiği gibi, 2020 için yerine
yeni TV yıldızı olarak “talkshawcu” Oprah
anılır.
***