Mızrak çuvala sığmadığında ne yaparsınız? Ya mızrağı
çıkaracaksınız, yahut çuval delik deşik olacak. Bizim siyasal
İslamcı rejim şimdilik mızrağı çuvaldan çıkarmaya çalışırken elini,
kolunu, yüzünü yaralar görünümünde.
İsrail ile “normalleşme anlaşması” ve Rusya’dan dilenen özürle
başlayan süreç baş döndürücü. Başbakan Binali
Yıldırım, “İlişkilerimizi Karadeniz ve Akdeniz
çevresindeki tüm ülkelerle geliştirmeyi hedefliyoruz” diyerek
İran, Mısır, Irak ve hatta Suriye’ye sinyal yolladı. Bir hafta
içinde jet hızla değişen retorik ve adımlar, bir yandan
“zararın neresinden dönülse kârdır” dedirtiyor; diğer yandan
“hangi bedellerle” sorusunu sorduruyor. Zira Türkiye
Cumhuriyeti’nin başına tarihinde görmediği belalar
açtılar.
Siyasi iktidarlar hatalı tasarruflarından döner, dış politikalarını
revize ederler. Bunu yapmanın yolu yordamı da vardır. Bizde
“sıfır sorun”dan “sırf sorun”a dönen dış politika, iç
politikada ideolojik hegemonya aracına dönüştürülerek o denli ileri
gidildi ki, çark etmek aynı ölçüde sancılı.
***
İsrail’le anlaşmayı yazdık çizdik. Türkiye’ye İhvan’ın Filistin kolunu dizginleyen, Gazze şartlarını ise tümden “terk ettiren” anlaşmaya rağmen Hamas/Gazze denklemi hâlâ sorunlu. Anlaşma AKP tabanını şimdiden rahatsız etti. İş İsrail’in kendi güvenlik algısına bakar.