Musul’la ilgili okuduğum her şey deja vu hissi uyandırınca, dönüp baktım. 10 ay önce, 9 Aralık 2015’te yazdığım yazıyla özü itibarıyla -sahada Musul’un iyice kuşatılmasının ötesinde- pek az fark var. “Cila” niyetine atılacak şu “TSE patentli” “kalite ve kalibre” ile “facetime” mevzusu eşliğinde “yalınkılıç koşturma” hevesi eklense kurgu tamam. IŞİD halifeliğinin, iki yıllık başkenti Musul ve Neynova’dan sökülmesi için seferberlik bu kez son aşamada gibi görünüyor. “IŞİD’siz Musul” pastası “iştah kabartmakta”.
***
Geçen yılki yazıyı güncellersek..
* Türkiye 3-4 Aralık 2015’te Başika’daki 50-60 askeri eğitmene
destek olarak 20 tank eşliğinde 600+ asker gönderirken yandaş medya
“silah kuşanmıştı”. “Tacın incisi” Musul’u 30 bin askerlik güçle
almaktan söz etmekteydiler. Bugün de benzer...
* Irak merkezi hükümeti yine köpürmüştü. “İzin alınmadı, egemenlik
haklarım ihlal ediliyor” demiş, olayı BM Güvenlik Konseyi’ne taşıma
kararı almıştı. Bugün de... Farkı
ABD’nin Maliki’nin yerine geçmesini sağladığı
Başbakan Haydar el İbadi’nin siyasi
rakiplerinin hedefi olması. Ve Irak’ın en yumuşak
sesi Ammar el Hekim’in bile
“çileden çıkması”.
* Başika’da genişletilen üsse davetiyeyi
çıkaranlar Mutahidun ittifakıyla mezhepçi damarı kaşımış,
çoktan azledilmiş eski vali ve
kardeşi Esil ve Usame
Nuceyfi’ydi; “yol veren” de Mesud
Barzani’nin KDP’si. Farkı, bir yılda Nuceyfi’ye bağlı Haşd
el Vatani’deki 3 bin (kimilerine göre üçte biri) milisin eğitilmiş
olması. Ancak Musul’u tek başlarına fethetmelerinin imkânı yok.
Yine Nuceyfi- Barzani ittifakının ABD ile dirsek teması içinde
Bağdat’tan konfederal yapı koparma arzuları var.