Türkiye ahalisi olarak en büyük zaafımız belki de “nedenler ve nasıllarla” ilişkimiz. Gözümüze gönlümüze hoş geliyorsa, tuttuğumuz tarafa uyuyor yahut çıkarlarımıza denk düşüyorsa“nedenlere/ nasıllara” pek takılmıyoruz. Zaten “balık hafızayla” namlıyız.“Nedenler/ nasıllarla” ilişkisi zayıf toplumların “analitik akılları” da zayıf olur. Böylece mantık ve rasyonel düşünceye az yer kalır. Toplu histeri daha kolay yayılabilir.
***
Otoriter tek lidere dayalı, biatkâr toplumuyla bir tek parti devleti hedeflerken 7 Haziran hezimetini sindiremeyen siyasal İslamcı zihniyetin elindeki en önemli kozlardan birisi de bu. “Yalan-dolan-talan” düzeninin çatırdadığı son iki yıldır biteviye kutuplaştırdıkları insanların hislerini tırmalayarak, ülkemizi kanlı bir iç savaşa sürekleyen politikalarına zemin bulacaklarını düşünüyorlar. Söylemlerinin/edimlerinin, hemen ortaya serilen yalanlarının geniş kitleler nezdinde asla doğru düzgün sorgulanmayacağına çok inanıyorlar. Bu inançla stratejilerini çizdiler.