Rusya, ABD, Suriye ordusu ve YPG/ SDG’nin çekildiği hatta sıkışan Fırat Kalkanı Operasyonu’nun nihayete erdirildiği açıklandı. IŞİD’le savaşacak cephe kalmamışken, ‘doğal’ addetmeli. Çekilip çekilmeme işi ise İdlib’deki el Kaide emirliğinin de akıbetine bağlı olduğu için ‘pilav daha çok su kaldırır’ hesabı!
‘Başarının’ bir kriteri de “Oraların gerçek sahipleri kimse onların yerleşmesi bizim tezimizdir” meselesi. Altyapı çalışmaları bitmiş, Gaziantep’ten 100 bin Suriyeli el Bab’a dönecekmiş. Ne zaman işitsem aklıma ‘kim kastediliyor’ diye düşer.
***
Bu, IŞİD’in Irak ve Suriye halklarını hallaç pamuğu gibi attığı 2014 yazından beri ağızlarda sakız. Kim, nereye, ne zaman, nasıl? Aklıma 2014’ün ağustosunda IŞİD’ın dağıttığı Musul-Kerkük hattından kaçan insanların peşinde Erbil, Duhok, Zaho dolaşıp, Irak’ın Sünni Arap, Kürt, Hıristiyan, Şabak halklarıyla konuştuğum vakitler düşüyor.
‘Türkmen gelini’ türküsünü benden iyi söyleyen Kürt asıllı şoförüm Berevan Ayop ile Telaferli Türkmenlerin peşine düşmüştük. Elimizde AA’nın 16 Ağustos tarihli haberi, Türkmenlerin yerleştirileceği ve Kızılay ile AFAD’ın yöneteceği kampın kurulacağı yazılan Şareyn’i ara ara bir hal olmuştuk. Sonunda böyle bir yerin olmadığını, ‘Sharia’ isimli Ezidi köyünde Ezidiler için kamp kurulacağını tespit etmiştik. Ortada Türkmen yoktu. Pek azı Erbil’e, çoğu güneye kaçmıştı. Şii oldukları için... Onlar ‘yerleştirilemeyecek gerçek sahiplerdi’.