Amerika, silahlı şiddetin on binlerce can aldığı bir diyar. Lakin ironik biçimde “Amerikan özgürlüğünün” sembolü sayılan “kolay silah tedarikinin” tezahürü olan bu vakalar; FBI gibi “en hafifinden” ifade edersek, “IŞİD’den esinlenme” bir katliama dönüşünce iş değişiyor. Hele arkasında Afgan asıllı bir saldırgan varsa… Hele Amerika, 8 Kasım’da “hangisinin daha fena olduğu” dahi tartışılan iki adaydan birini başkan seçmeye hazırlanıyorsa…
***
Hafta sonu Disney World’ün şehri Orlando’da LGBTİ toplumunun dayanışmasının sembolü olan bir kulüpte 49 insan can verdi. Ülke tarihinin 11 Eylül sonrası en kanlı saldırısı. 29 yaşında Omer Mateen’in katliamı, akla homofobi, İslam ve İslamofobi’ye dair pek çok soruyu düşürüyor.
LGBTİ toplumu Amerika gibi demokratik ve çoğulcu bir ülkede bile varlıkları kabul ettirmek için çok mücadele etti. Bugün dünyaya yayılmış “onur yürüyüşlerinin” temeli 1969’da New York’ta gay’lere hizmet eden Stonewall Inn’e polis baskınıyla başlamıştı. Artık LGBTİ’nin adeta bayraktarlığını yapan Başkan Obama ilk döneminde eşcinsel evliliklere karşıydı. Elbette Amerika’da muhafazakâr ve sağcı kesimlerin kaşları hâlâ kalkıyor. Bunlar arasında “dinen yasak” diyen Müslümanlar da var.
***
IŞİD, Orlando’yu “Halifeliğin askerinin işi” diyerek üstlendi. Nitekim IŞİD sözcüsüAdnani birkaç hafta önce “yalnız kurt” saldırıları çağrısı yapmıştı. Oysa ABD yetkilileri “kanıt yok, internetten radikalleşmiş, IŞİD’den esinlenmiş” temasını işliyor. Eğilim “densizin, dengesizin teki” şeklinde. IŞİD’in “dengeli” birini bulacağını sanan yoksa eğer, bu tutumu başkanlık seçimine yormalı.