Türkiye’deki yeni rejimin ‘dış meşruiyeti’ açısından kritik önemdeki mayıs ayı diplomasi trafiğinin ilk mühim ayağı ‘atlatıldı’. Putin, Soçi’de Erdoğan’ı ağırladı. ‘Suriye’ temalı telefon görüşmesinde yaptığı ‘tebrikini’ bu kez yüz yüze iletti. Rusya Federasyonu (RF) ile bir yılı bulan ‘normalleşme’ sürecinde ekonomik ve ticari ilişkilerde ‘bir adım ileri, iki adım geri’ resminin sebeb-i hikmeti, elbette ‘siyasi uzlaşmazlıklar’, yani Suriye idi. Dolayısıyla Soçi’de RF-Türkiye ilişkilerinin ekonomik ve ticari ayağında ‘prensipte’ verilen ‘karşılıklı düzeltme’ mesajlarının ‘siyaseten sınanması’ icap edecek.
***
Bu bağlamda
Erdoğan’ın mayıs
ortasındaki Trump görüşmesi öncesinde,
Rusya’ya doğru bir adım attığını söylemek mümkün. Bu adımın ismi de
Soçi zirvesinin ardından dün Astana’da imzalanan memorandumla
konuldu: ‘Gerilim azaltma bölgeleri/hatları’
yahut
‘çatışmasızlık bölgeleri/hatları’.
Doğrusu Rusya’nın
askeri adımlarına eşlik eden ritmik diplomasisinin esneklik ve
hamle kabiliyetini bir kez daha teslim etmeli. Hasımlarının elinden
retoriğini de alacak cinsten olduğu muhakkak. Silahlı muhalefet
kazan kaldıracağından işe yaraması zor, ama yararsa Suriye kaosunun
teskininde ‘köşe taşı’ bile olabilir.