Memleket ahalisinin savaş korkusunu körükleyip otoriter tek
parti rejimini sağlama aldıran tekrar seçimin, dış politikadaki
tezahürleri de iç açıcı değil. En başta silaha bürünmüş siyasal
İslamcılıktan mustarip olup, Türkiye’de seküler damarın başarısını
arzulayan Suriyeliler açısından…
Tebriklere bakın göreceksiniz... Rusya’nın denkleme girmesiyle
sersemlemiş cihatçı Selefilerin ezici çoğunlukta olduğu silahlı
gruplar, AKP zaferinden pek memnun. Moralleri tavan yapmış, tebrik
beyanatlarını esirgememişler. Kimlerden oluştuğu meçhul cılız ÖSO,
Nusra ve ideolojik açıdan farksız Ahrar üş Şam’ın başını çektiği
Fetih Ordusu ile Suriye İhvan’ı dahil 15
grup, Erdoğan ve AKP hükümetinin “Suriye
devrimine desteğinden hiç ödün vermediğini” belirterek, seçim
başarısıyla güçlenerek bölgeye “istikrar taşıyacağı”
kehanetinde bulunmuşlar. Aksi “nankörlük” olurdu...
***
“Ne menem bir devrim”, “ne menem bir demokrasi” sorusu abes elbette. İki ay önce “ılımlı yok” diyen Batı medyası, işe Rusya ile küresel/bölgesel rekabet girdiğinden beri “isyancı” tanımına jet hızıyla döndü. Türkiye’de de malum trend berdevam. Her derde deva IŞİD virüsü ile Kürt alerjisi kokteyllenirken, gasp ettikleri Halep ve İdlib’de şeriat yönetimi kuranların “Suriye’de demokrasi arzu edenler” diye lanse edilmesi vaka-i adiyeden.