Ceyda Karan Cumhuriyet Gazetesi

Suriye’nin Stalingrad’ı

Görmek henüz nasip olmadı. Volgograd’da 62. ordunun komutanı GeneralÇuykov’un mezarına çiçek koyup Volga Nehri’ne “selam durmuşluğu” olan bir dostum bahsetti: “Volga’nın...

21 Ekim 2016 | 986 okunma

Görmek henüz nasip olmadı. Volgograd’da 62. ordunun komutanı GeneralÇuykov’un mezarına çiçek koyup Volga Nehri’ne “selam durmuşluğu” olan bir dostum bahsetti: “Volga’nın sırtlarında Stalingrad Müzesi var. Onun arkasındasavaştan kalan tek bina. Ve Pavlov’un evi. Binanın bir duvarı kalmış. Üzerinde, üzerine eğreti harflerle yazılmış ve sonuna 1942 tarihi atılmış bir plaket: ‘Seni savunuyoruz, sevgili Stalingrad!’ Mamayev Kurgan Tepesi’ndeki anıt kompleksi ise, gördüğüm en etkileyici savaş anıtı.
” Savaş filmlerine meraklı olanlarınız, Pavlov’un Evi’ni; 2013 tarihli FyedorBondarchuk’un “Stalingrad” filminden anımsayacaktır. Çavuş Yakov Pavlov’un, cebinde Stalin’in 227 No’lu “Geri adım yok” emri, yanında 24 yoldaşıyla Nazi ve mihver ordularına 59 gün kök söktürmesi destanlaşmış direnişinin sembolüdür.

                                                      ***

Naziler, mihver güçlerle, Ağustos 1942’de başlattıkları saldırıyla Sovyetler’in Volga kıyısındaki bu ağır sanayi kentinin yüzde 90’ını ele geçirmişti. Stalingrad çökmedi ve Sovyet halkları, kasım ortasında “Uranüs” kod isimli karşı saldırı ile kuşatanları kuşattılar. Destanı sokak sokak, bina bina kanları ve canlarıyla yazdılar. Kızıl Ordu yetişinceye dek tek destekleri ağır kış şartlarıydı. Feldmareşal Paulus’un ocak sonunda teslim olmasıyla Nazilerin 6’ncı ordusu 250 bin askeriyle kuşatılıp yok edildi. 1 milyon 250 bin ile 1 milyon 700 bin arasında insan öldü. Belki tek bir savaşta verilmiş en büyük kayıp. “Kahraman şehir” Stalingrad, Sovyetler’de 20 milyon can alan İkinci Dünya Savaşı’nın da “dönüm noktalarından”. İnsanlığın medeniyet tarihinde tekçi, faşist zihniyete boyun eğmeyeceğinin abidesi.

                                                        ***

21. yüzyılın Stalingrad’ı da Halep. Suriye’de başlangıçta İhvan damgalı silahlı isyanın göbeğinde yer aldı. Yüzlerce ülkeden cihatçılar, Körfez monarşilerinin desteğiyle Dera ve Humus’u savaş alanına çevirirken yoksul kırsalı haricinde Halep, 2012 yazına dek silahlı isyana girmediği için “hain” ilan edildi. Ancak 2012 sonlarına El Kaide mümessili Nusra eşliğinde cihatçılar kentin doğusuna sarktı. Tarihi çarşıda kazdıkları tünellere yerleştirdikleri patlayıcılarla yarattıkları tahribat devasa oldu. 2013 ortalarında IŞİD de denkleme girmişken Halep’in merkezi kuşatıldı. 1.5 milyon nüfus iki yıl boyunca aç, susuz, elektriksiz kaldı, cehennem toplarına tutuldu. Kuşatılan Halep için kimse “insani felaket” demedi.

                                                        ***

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
ABD’de darbe tehdidi 07 Eylül 2018 | 4.990 Okunma Zaharçenko darbesi 05 Eylül 2018 | 4.528 Okunma İdlib’den esen fırtına bulutları 31 Ağustos 2018 | 403 Okunma Kapitalizm, ırkçılık ve toprak reformu 29 Ağustos 2018 | 4.846 Okunma Trump’ın medya savaşı 17 Ağustos 2018 | 182 Okunma