Neoliberalizmin yasalarının hâkim olduğu
dünyada İngilizce “It’s the economy, stupid” derler.
“Mesele ekonomidir, ey ahmak” diye çevrilebilecek bu
cümle, şu sıralar ‘kuralına göre oynamayı’ da beceremeyip
Türkiye ekonomisini çökertenlere yaraşır doğrusu. Fakat mevzumuz bu
değil.
ABD Başkanı Trump, seçilir
seçilmez komşu Kanada ve Meksika’ya kafa tutmuş, Trans Pasifik
Ortaklık Anlaşması’ndan çekilip AB’yi ‘ticari hasmı’ ilan
etmiş, Almanya’ya ayar vermeye kalkışmıştı. Son hamleleriyle
Transatlantik hattını iyice gerdi. Ortak iktisadi-siyasi nizama
alenen çomak sokuyor.
***
Elbette Trump dilediğinde Avrupalı ortakları Britanya ve Fransa’yı yanına alıp Suriye’yi vurabiliyor ve nedenleri ‘uyduruluyor’. Ortakları ise küresel nizamı zorlayan saldırgan tutumu kendilerine dokununca ‘tırnak çıkartıyor’. Bu bağlamda Trump’ın Avrupa’yı da etkileyecek gümrük duvarları üzerinden Çin’e açtığı ‘ticaret savaşı’ henüz Pekin’in ‘sakin müzakereciliği’ ve Kore’ler üzerinden dönen ama şimdiden darbe almış barış umutlarının gölgesinde, muallakta. Fakat Trump’ın İran ile 2015 tarihli nükleer anlaşmadan çekilip yaptırımları devreye sokarak açtığı ‘İran cephesi’ dış politikada ‘etkisiz ve yetkisiz’ AB’nin sabrını zorluyor.
***
Geçen hafta ABD’nin Almanya Büyükelçisi Richard Grenell, işi Twitter üzerinden “İran’da iş yapan Alman şirketleri derhal operasyonlarını kesmeli” talimatına dökünce Almanlar ayaklandı. Tepkiler Almanya Başbakanı Angela Merkel’in ağzında bir kez daha “Avrupa artık ABD’ye güvenemez, kendi kaderini ellerine almalı” çıkışına döküldü. Alman Der Spiegel dergisi durumu, bir elin orta parmağıyla malum ‘işareti çekerken’ Trump’ı ucunda karikatürize edip ‘Hoşçakal, Avrupa’ yazılı kapağıyla resmetti.
***