Trump yönetimi ile birlikte “dinci dünyaya” da hoş geldiniz... Amerika; “kurucu babaları”, uhrevi âleme başkaldırıyla şekillenmiş Anglo-Sakson sekülarizmini olmazsa olmaz kılmışlarsa bile, “dindarlığın” el üstünde tutulduğu bir diyardır. Vaktiyle kanlı kavgaların getirdiği inançlar arası denge gözetilir. Donald Trump ise bu dengeyi tüm dünyayı etkileyecek şekilde sarsacağının işaretlerini veriyor.
***
Trump’ın ideoloğu Steve Bannon’un duruşunu
geçen yazıda aktarmıştım. Bannon kapitalist sistemin bugünkü
krizini Judea-Hıristiyan geleneğinin gerilemesine bağlıyor. Ona
göre sekülarizm bozucu unsur. Buna karşı “barbarlıkla
mücadele” vaktinin geldiğini savunurken,
kilisenin “militan rolü” bulunacağı bir seferberlik
öngörüyor. Dilinden düşmeyen “hasım” “Radikal
İslam”.
Yani, Trump’ın “radikal İslamcı terörle
mücadele” söylemini tutturmasına
şaşırmamalı. Obama gibi bir din ile
şiddet biçimini birlikte kullanmaktan kaçınmayacağı
anlaşılırken, Merkel gibi “İslamcı” ve “İslami” gibi “entelektüel” bir
ayrıma da gitmeyeceği aşikâr.
Geçen hafta başka alametler de belirdi. Trump, kiliselerin siyasi
partilere fon sağlaması yasağını kaldıracağını ilan
etti. “Dini temsilcilerimizin özgürce ve bedel ödetilme
korkusu olmadan konuşabilmelerini sağlayacağım” dedi.
Odaklandığı diğer mevzu şiddet içeren ideolojilerle mücadele
programını, misal beyaz ırkın üstünlüğünü öne sürenleri çıkartacak
şekilde değiştirip, yalnızca “İslamcı aşırılıkla mücadele”ye
öncelik vermek.