Bu tam da ‘tarihin ironisi’. ABD yönetimi, Türkiye’de yıllarca sol hareketlere karşı desteklenmiş siyasal İslamcılar tarafından ‘tokatlanmakta’. Nasıl baş edebileceklerini de ‘bilemez haldeler’. Baştan söyleyelim, tek başına buna bakıp sevinebilecek olsak, amenna. Ama kazın ayağı öyle değil.
ABD, hadi en iyi niyetli bakışla; ‘Ortadoğu’ya liberal esinti taşıyacaklarıprojelendirmesi’ üzerinden sahip çıktığı AKP hükümeti ile 15 Temmuz darbe girişiminden beri pek çok başlıkta ‘papaz olmuş’ vaziyette. ‘Vize krizi’ bardağa düşen son damla.
Elbette ilişkilerde hep sancılı dönemler oldu. Türkiye’nin garantörlük haklarından hareketle Kıbrıs’a müdahalesini engellemek için külhanbeyi üslubuyla kaleme alınmış 1964’teki meşhur Johnson mektubu da, 1974’te Barış Harekâtı’na uzanan süreçte ‘afyon krizi’ ve ‘silah ambargosu’ da ABD’nin, Türkiye siyasetini etkileme girişimlerinin ‘sopalı’ tezahürleriydi. Yine 1 Mart 2003’te Türkiye’yi Irak işgaline ortak etmeyi hedefleyen ‘tezkerekrizindeki’ küstah tutum ile izleyen ‘çuval olayı’ aynı şekilde. Bunlar karşısında bugün ABD’nin başkonsolosluğunun bir yerel çalışanı dahil 12 vatandaşının tutukluluğu yüzünden ‘Türk vatandaşlarına vize uygulamasınıaskıya alma’ kararı pek ‘hafif’ kaçıyor. Ama görüşe aldanmamak gerektiğini hepimiz biliyoruz.