Artık Bakanlar Kurulu yok. Ama sayıları
26’dan 17’ye inmiş olsa da “bakan”lar var.
Ne diyeceğiz? Konuşup yazarken sadece
“bakanlar” demek, eksik kalacak belli.
O yüzden dikkat ederseniz artık
“kabine” sözcüğünü kullanmaya özen
gösteriyorlar.
Ki o da çok yerinde ve doğru değil. Kabine
demokratik ülkelerde bir başbakanın varlığında hareket eden siyasi
heyet demek çünkü. Başbakanın olmadığı bir kabine, kabine
midir?
Neyse zaten asıl konu daha başka.
***
Cumhurbaşkanı Erdoğan pazar
gecesi, merakla beklenen yeni bakanları açıklarken “Bugün de
resmen göreve başladık. 1 Numaralı Cumhurbaşkanlığı
Kararnamesi’ni yayımladık” dedi.
Hemen Resmi Gazete’ye baktıysak da 1 numaralı
kararname henüz ortada yoktu.
Ertesi sabah, yani dün yayımlandı. 192 sayfa ve
539 maddelik hacme bakınca, gecikmeyi anlamak zor olmuyor.
(Devletin yeni yapısını anlamak isteyen herkesin, bir çıktı alıp
ciltletmesinde fayda var.)
Bugüne dek bildiğimiz yapıyı tamamen
değiştiren, yürütmenin tamamının tek kişiye bağlandığı bir sistem
kuran 1 No’lu Cumhurbaşkanlığı teşkilat
kararnamesi 7 “kısım”dan oluşuyor. Her bir kısım,
adıyla yeni yapının çerçevesini ana hatlarıyla çiziyor:
Cumhurbaşkanlığı Makamı,
Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı,
Cumhurbaşkanı Yardımcıları ve Cumhurbaşkanına
Vekâlet, Cumhurbaşkanlığı Politika
Kurulları, Cumhurbaşkanlığı’na Bağlı Kurum ve
Kuruluşlar, Bakanlıklar,
Cumhurbaşkanlığı Ofisleri...
***
Tartışmaya değer konu başlığı fazla olsa da
öne çıkan, altı çizilesi temel konulardan biri Politika Kurulları
ile Bakanlıkların ilişkisi...
Politika Kurulları, Cumhurbaşkanı’na doğrudan
bağlı. Her biri üç kişilik. Birer başkanvekili atanacak.
Cumhurbaşkanlığı bütçesinden, 100 bin gösterge rakamıyla, memur
maaş katsayısını çarpımına göre ücret ödenecek. (Yaklaşık şimdilik
10 bin TL) “Ödenebilecek” diye esnek bir ifade
kullanılmış. Ama duruma göre ücretlerin farklı olabileceği de
maddeye konulmuş. Bu yapısıyla Politika Kurulu sanki “kadro
açmak” amacıyla oluşturulmuş gibi duruyor. Sayısı 17 olan
bakanlıklar ile sayıları 9 olan yeni kurulacak
“Kurul”ların görev, takip ve sorumluluk alanları
çakışıyor, örtüşüyor. Politika Kurulu’nun icracı bir vasfı olmadığı
söylenebilir. Yine de görev yetki geçişkenliği bulunan böylesi bir
yapının çatışma doğurma ihtimali düşük değil. Aslında kararname
sistematiğine bakılırsa, kurullar, bakanlıkların üzerinde
görünüyor. Yani yeri gelecek her bir Politika Kurulu, yarım asırlık
bir bakanlığa yön çizecek.
Gerektikçe bir araya gelip toplantılar
yapacaklar.
Yürütme hızlansın diye kurulduğu söylenen bir
yapıdan, karmaşıklaşan ilişki biçimleri yükseliyor. Buralardan
netlik ve verimlilik çıkıp çıkmayacağını göreceğiz.
***