3. havalimanı projesi, şu anda en çok 2019 Cumhurbaşkanlığı seçimi bakımından yaşamsal önem taşıyor. Tayakadın’daki uçsuz bucaksız inşaat alanındaki ölümüne hızın başka bir izahı yok. Son yazımda bu konuya biraz değindim. Biraz daha açalım.
Malum, Cumhurbaşkanlığı seçimi, -şaibeli 16 Nisan referandumunun sonucu dolayısıyla- bir başkanlık oylaması niteliğinde geçecek.
Bu seçimde, hayat memat meselesi olan yüzde 50’nin aşılması için, iktidar ve iktidar güçlerinin bilinen/bilinmeyen her yol ve yöntemi deneyeceğini görmek için bu ülkenin okuryazar vatandaşı olmak yeterli. Keza üç yıl önce, 7 Haziran seçim sonuçlarının ardından 1 Kasım seçimlerine kadar yaşananları, hemen ardından da dokunulmazlıkların kaldırılmasının anlamını kavrayabilmek için de analist filan olmak gerekmiyor.
Bu yakın tarih bilgisinin üzerine, bir başka yakın tarih bilgisi olan 16 Nisan referandumunda oy verme işlemi sürerken YSK’nin hepimizle alay edercesine yaptığı (kararı almadan) mühürsüz zarf duyurusunu koyun. Sonra gelin bugüne, Afrin harekâtının AKP oylarına yansımasını ölçen araştırmalara ve bunların insanın kalbini ağrıtan açıklanma biçimlerine bakın.
Seçmen konsolidasyonu
Velhasıl, 2019’a koşar adımlarla gittiğimiz şu konjonktürde finansal büyüklüğü, yolcu kapasitesi ve bölgesel konumu başta olmak üzere her türlü parametre açısından “büyüklüğü” öne çıkarılan 3. havalimanı, bu özelliğiyle seçmen konsolidasyonunda kritik rol oynayacaktır.
3. havalimanı inşaatına yönelik eleştirel her haberin güç sahipleri nezdinde uçsuz bucaksız bir kayıtsızlık duvarına toslaması, iktidar yanında hizalananlarca da vatana ihanet gibi algılanışı, bu yüzdendir. Meselenin bir başka ve gazetecilik bakımından en sorunlu ayağını ise habercilerin ve kuruluşların, PR görevlisi gibi k...