Türkiye’nin en büyük ve en tartışmalı projesi 3. Havalimanı 29
Ekim’de açılacak. Açılış tarihinin 31 Aralık’a ertelendiği haberi,
bizzat Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından yalanlandı.
Metrosu yok, bagajlı otobüsle ulaşım ihalesi iptal edildi ama
olsun, açılacak. 3. havalimanı o tarihte tam olarak açılmış
olmayacak, Atatürk Havalimanı hemen kapanmayacak, kademeli olarak
hizmet vermeyi sürdürecek. Devlet aynı anda iki havalimanı için
şirketlere, bütçeden garanti bedelleri ödeyecek; ama olsun.
Açılacak. Açılmalı çünkü…
Yaklaşan takvim, inşaatın hızlanmasına, hız ihtiyacı da çalışanlar
üzerinde muazzam bir baskıya yol açıyor. Fakat işçiler insanlık
dışı koşullarda çalıştıklarını duyurma çabalarını dört duvar
arasına gönderilerek ödedi. Kapıları robokop giyimli jandarma
tarafından tekmelenerek gözaltına alındı.
Vermedikleri ifade tutanakları imzalatıldı. Şimdi de cezaevindeler.
İnşaat İş Sendikası da dün bir işçinin daha öldüğünü açıkladı.
Duyan?
★★★
3. havalimanı, yap-işlet-devret (YİD) modeliyle
yaptırılıyor.
Yaptıran Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ). Ola ki
şirket kredi borçlarını ödemekte zorlanırsa, borcu üstlenen kamu
şirketi.
Normalde “patronu” devlet olan bir projede,
kamunun işçileri gözetmesi, bacaklarda tahtakurularının yara açtığı
iddiasını ciddiye alması beklenir. Fakat sosyal bir hukuk
devleti olmaktan hanidir çıkıldığı için bakanlık, şirketi
cansiperane savunmaktan, sorunları yerinde görmek yani asli
işlerini yapmak için şantiyeye giden muhalefet milletvekillerini
kriminalize etmekten kaçınmıyor.
Bu kadar devasa ölçekli bir altyapı projesinin sorun üretmesinden
daha olağan bir şey olamazken, en küçük bir eleştiri, yakınma, akla
ziyan biçimde “vatana ihanet” suçlamasına
çarpıyor. Belli ki, 3. havalimanı, rejim için adeta bir beka
sorununa dönmüş durumda.
İşçiler haklarının gasp edildiğini maaşların elden ve eksik
yatırıldığını (yani aslında devletin vergi kaybına uğratıldığını)
yemeklerin kalitesiz ve yetersiz olması nedeniyle doymadıklarını,
ikinci tur yemek sırasına girdiklerini anlatırken, Ulaştırma ve
Altyapı Bakanlığı, şöyle bir açıklama yapıyor:
“36 bin çalışana ulaşan İstanbul Yeni Havalimanı şantiyesi,
orta büyüklükte bir ilçe nüfusuna sahiptir. Bu büyüklükteki
şantiyede kuşkusuz çalışanların temizliğinden, sağlığına, içme
suyundan yemeğine kadar büyük bir organizasyon gerekmektedir. İGA
yönetimi de bunu büyük bir başarı ile sürdürmektedir.”
Sanırsınız İGA, beş müteahhitlik şirketinden oluşan bir şirket
değil, çalışanları devlet memuru olan bakanlığa bağlı bir genel
müdürlüktür. Nereden nereye…