Nihayet.
Kurarlar mı?/ Yüzde yüz/ Yok yok, kurmazlar/ Ama kurulmuş gibi yazıyorlar / Hatta bakanlık paylaşımı bile yapılmış.../ Ya, seçim gecesi ne kadar sert çıkış yaptığını hatırlamıyor musun?
Evet, bu ve benzeri sohbetlerden sırf gazeteciyiz diye kaçamadığımız o zorlu anlar birazdan sona erecek.
Merak dozu gün gün yükselen bu soruların hepsini, doğrudan muhatabına yönelteceğimiz vakit gelip çattı.
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, ağır mobilyalardan kalan boşluklara dizilmiş, bozkurt ve bozkurt işareti heykelcikleriyle süslü, hafiften loş makam odasına buyur edildiğimizde, en çok bu nedenle heyecan duydum.
Ama hayır.
Altı kişilik heyetimizin, bir saat boyunca adeta çapraz ateşe tutarcasına yağdırdığı sorulara gelen hiçbir cevaptan, “AKP-MHP koalisyonu tamam” diyenlerin o yüksek özgüvenini doğrulayan küçücük bir işaret çıkmıyor.
Bahçeli, kendisini en çok kızdıran konular açıldığında dahi bozmadığı nezaketli tavrıyla verdiği tane tane yanıtlarda, neden hiçbir koalisyon seçeneğinde olmayacaklarını anlatıyor bizlere.
***
Çözüm Süreci ve HDP’nin oy oranı...
Pozisyonlarını, “Millet bize bu kez ana muhalefet görevi verdi” diye açıklayan Bahçeli’nin 7 Haziran gecesi yaptığı manifesto benzeri açıklamadan, milim sapmayışının kısa özeti böyle.
MHP’nin “tutarlığını” anlaşılır kılacak daha uzun cümle ise şu olmalı:
Bahçeli, partisinin yer alacağı her türlü koalisyon seçeneğini, “PKK ile bölünme pazarlığı yapmak” diye değerlendiriyor. Bu değerlendirmeyi de PKK’nin 1978’deki ilk kongresinde aldığı “Bağımsız Kürdistan” kararında en küçük bir değişiklik olmadığı inancıyla temellendiriyor.