Herhangi bir konuda demokratik protesto hakkınızı kullanmak
istediğiniz gün, evden sevdiklerinizle vedalaşarak çıkın. O gün,
ömrünüzün son günü olabilir. Zira pazar gününden beri sokakta
AKP’ye gönül vermiş bir “sivil”e, “Darbe bastırıyorum ben” diyerek
üzerinize uçmasının yolu verildi.
Tekme tokat, yumruk satır; artık Allah ne verdiyse. Karşılaştığınız
şiddetin darbe bastırmakla ilgisini, buna kimin karar vereceğini,
“bastırma hareketi”nin ne anlama geldiğini düşünmeyin.
Şanslıysanız bir-iki satır darbesiyle, çok çok vücudunuzda birkaç
kırıkla kurtulabilirsiniz. Yok eğer o gün talih sizden yana
değilse, diyelim ki eğitimde çocukların tarikat yurtlarında cinsel
istismara uğramasına karşı demokratik protestonuzu, 15 Temmuz
darbesinin devamı niteliğinde olarak “değerlendiren” AKP’li milis,
sizi oracıkta öldürebilir. Suç duyurusunda bulunup şikâyetçi
olmaksa, ekstradan enerji kaybı. AKP’li milis “sivil”in, gözaltına
alınmak şöyle dursun sırtı sıvazlanarak serbest kalacağı kesin
gibidir.
Ne ironi, ne alegori.
Pazar sabahı ülkenin başından aşağıya boca edilen 696 sayılı OHAL
KHK’sinin, hukuk diye bildiğiniz ne varsa hepsini çöpe atıp imha
eden 121. maddesi, buraya kadar anlattıklarımın ta kendisidir.
TBMM’ye ihtiyaç biter bitmez
Evet AKP, “sivil” adını verdiği/vereceği milislerine, suç işleme
özgürlüğü tanımak amacıyla OHAL KHK’sine resmen madde koydu.
Üstelik bunu, bütçe görüşmeleri için ihtiyaç duyduğu TBMM, bu
ihtiyacı görür görmez, yani haftalar süren müzakereler bitip tasarı
kabul edildiği an yaptı. Pardon, hemen o an değil. Bütçe kabul
edildikten hemen sonra TBMM’yi metazori tatile sokmalarının
ertesinde.
CHP ne hikmetse adil ve kurallı yapılacağı varsayılan 2019
seçimlerine hazırlanadursun, pazar sabahı yayımlanan 696 sayılı bu
OHAL KHK’si, 56 kanunu değiştirdi. Demokratik protesto hakkını
kullanan herk...