İki gündür gazetecilik merakı içindeydim.
Barcelona futbol kulübü Başkan Yardımcısı Jordi
Mestre, “Türk kulübü tüm maaşı üstlenecek” dediğinden bu
yana. Açıklamanın yer aldığı tüm haberlerde, Arda
Turan’ın Barcelona’da yıllık 8 milyon Avro ücret kazandığı
yazıyordu.
Başakşehir’in bugünkü kurla, yıllık 36
milyon TL’ye karşılık gelen maaşı yaratma kapasite
ve kaynaklarını araştırmayı düşünüyordum
ki, bir cevap kendiliğinden
geldi.
Makro İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Ercan Uyan,
Arda Turan’ı Başakşehir’e kendilerinin kazandırdığını açıkladı. Sık
sık “milli değer” vurgusu yaparak.
Kulüp Başkanı Gümüşdağ da kiralama maliyetiyle
ilgili spekülasyon yapıldığını söyledi ve “Bunu yapmak zorunda
değiliz ama özellikle şeffaflık adına yapmak istiyorum” diyerek
güncel veriler paylaştı. Şöyle:
“Arda Turan yarım sezon için 2 milyon Euro artı bonus, önümüzdeki
sezon için de 4 milyon Euro artı bonus olarak sözleşmesini
imzalamıştır. Ayrıca oyuncuyu satın alma opsiyonu ilk olarak bizde.
Barcelona’ya hiçbir ödeme yapmadan aslında Arda’nın borservisinin
yüzde 25’ine ortak olduk.”
Futbol camiası ile iş dünyasının sektörel/politik birlikteliği, ne
yepyeni bir gelişme, ne de Türkiye’ye özgü bir durum. Özellikle
90’lardan bu yana futbol kulüpleri ile sermaye gruplarının iç
içeliği siyasi iktidarların gözetimi dahilinde birbirini etkileyen,
dönüştüren bir ilişki biçimi olarak ilerliyor. Makro,
Sayıştay raporunda