"Bu kadar önemli mesele dururken çöp nereden
çıktı” derseniz, “500 bin atık işçisi ve işsizlik oranı
yüzde 10’un üzerindeki bir ülke” yanıtını verebiliriz.
(Aslında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı (ÇŞB) uygulaması ironik bir
karşıtlığı beraberinde getirdi.“Temizlik deyip
geçmeyelim” dediğim bir önceki yazıdan sonra, bugün
de “Çöp deyip geçmeyelim” diyeceğiz.)
“Pazar” iştah kabartacak, kâr hırsını kamçılayacak ölçüde
büyük.
Net rakam verilemiyor ama şu hesap yardımcı olabilir:
Sadece Ankara’da, 78 bin civarındaki atık kâğıt işçisinin, günde
ortalama 400 kg. atık topladığı tahmin ediliyor. Türkiye genelinde
500 bin civarında atık işçisi, aileleriyle birlikte 2 milyon
kişilik bir nüfus yani.
Çoğu göç etmek zorunda kalmış, hayata atık toplayarak tutunmaya
çalışan ve“günlük” yaşayan bir kitleden söz
ediyoruz.
Bu verileri, bakanlığın son uygulaması nedeniyle, kamuoyunda
farkındalık yaratmaya çabalayan Geri Dönüşüm İşçileri Derneği
Başkanı Dinçer
Mendillioğlupaylaştı.
“Konuştuğumuz şey çöp” diyor. “Bunu konuşmak bile ayıp
olmalı ama şirketlerin kâr hırsı bizi bu noktaya getirdi” diye
sürdürüyor. Bakanlığın, sokak toplayıcılarının topladığı atıkları
alan firmalara 140 bin TL ceza kesme uygulaması nedeniyle, bu büyük
kitlenin işsiz kalma tehlikesiyle yüz yüze geldiğini belirtiyor.
Atık toplayan işçiler, firmaların ceza korkusu nedeniyle şu anda
satış yapamıyor.
Hemen belirtelim ki, aslında bakanlık mevcut Atık Kontrolü Yönetim
Planı’nı uyguluyor. Peki, sorun? Sorun, beş yıldır esneklik
sağladığı bir fiili duruma sağlam bir çözüm, geçiş formülü
üretmediği için çıkıyor. Burada da “lisanslı” firmaların,
bakanlığı kâr arzuları doğrultusunda yönlendirdiği tartışması
dikkat çekiyor.
Derneğin konuyu sosyal medyada gündeme getirmesi, çözüm yolunda bir
umut sağlayacak gibi görünüyor.
Müsteşar’dan telefon
ÇŞB Müsteşarı Mustafa Öztürk dün
Mendillioğlu’nun arayarak “Ne yapmaya çalışıyorsun” diye
sormuş.
Dernek başkanı da atık işçilerinin güvenli bir ortamda çalışmasını
istediğini söyleyince Müsteşar Öztürk, kendilerinin de bundan yana
olduğunu, merdiven altı atık firmalarının devre dışı kalarak,
sistemin kayıtlı ve daha güvenli bir ortamda işlemesini
istediklerini belirtmiş.