Bir parlamento binası düşünün; -iyi ki-
yenilgiyle sonuçlanan bir kanlı darbe girişiminde darbeci
askerlerce bombalanıyor.
O parlamento olan bizim TBMM’miz, bu girişimin tamamını aydınlatmak
üzere özel bir komisyon kuruyor.
Ama aylar süren çalışmanın sonucu hazırlanan
raporun başına gelmedik kalmıyor.
Ana muhalefet partisinin “AKP-FETÖ
Kardeşliği” başlığıyla yer verdiği “şerh” rapordan
çıkarılıyor. Raporun basımının durdurulduğunun açıklanmasına karşın
700 adet basılıp özel bir odaya taşındığı ortaya
çıkıyor.
Normal koşullarda ülkeyi uçurumun kıyısına
getirmiş bir darbe girişimini, parlamento düzeyinde aydınlatma
çabası bütün yurttaşların erişimine açık olması gerekirken bu
yapılmıyor.
***
Bir medya düşünün ki, her gün gazete
görünümüyle çok sayıda parti bülteni yayımlanıyor.
O parti bültenlerini yönetenler, hayat
standartlarını gazetecilik yapmayarak yükseltiyor.
Daha doğrusu, her gün bazı gerçekleri tersyüz
edip, bazılarını çarpıtıp, bazılarını da halktan tamamen
saklayarak.
Onların banka kredilerini, çocuklarının okul
taksitlerin ödemeleri başka türlü imkânsız.
Gerçekleri karartmak yahut bazen çarpıtmak;
vergilerimizin nasıl kullanılacağına, ülkede kaç cezaevi yapılıp
hangi müteahhide para aktarılacağına, gün ışığından ne kadar mahrum
kalacağımıza karar verenlerle yapılmış bir örtük mutabakatla mümkün
olabiliyor.
***
Bugün Türkiye’nin en köklü gazetesi
Cumhuriyet’e yönelik operasyonun birinci yılı.
Tutuklanacağını bilerek yurtdışından dönen İcra
Kurulu Başkanı Akın Atalay 366 gündür
özgürlüğünden yoksun.
Tanışmadığı insanlarla, gazetede çalışmaya
başlamadan önceki bir zamanda vakfı ele geçirmeye çalışmakla
suçlanan Murat Sabuncu da öyle.
Cumhuriyet ile boşluk kelimesinin yan yana
gelemeyeceği çıkışıyla, yönetici olmadığı dönemin sorumluluğunu da
duruşma salonunda üstlenen Murat.
FETÖ’ye yardımla suçlanan Ahmet
Şık 305 gündür.
Toplumun pek çok kesimi, Gülen Cemaati’nin
gücünden, güvenlik bürokrasisi ile yargıdaki etkinliğinden korktuğu
bir dönemde “İmamın Ordusu”nu yazan Ahmet Şık,
evet...
ByLock kullanıcısı olduğu iddiasıyla tutuklanan
ancak tutukluluğundan önce adının geçtiğini öğrenir öğrenmez
telefonunu kendisi inceleten ve ByLock izi bulunmadığına dair uzman
raporu sunan Emre İper 208 gündür.
***