Şehir ayakta. Kendisini gören yok. Aslına bakılırsa, buna gerek
de yok.
Özel güvenlik şirketlerine para dökse, bu çeşitlilikte “sonuç”
alamayacağı her türden ezayı, devletin polisi uyguluyor zaten
Artvin halkına.
Şehri halkına yasaklıyor, yürüyen kadınları ayakları kırılıncaya
dek dövüp plastik mermi kullanıyor, TOMA’dan buzlu su püskürtüyor.
Hastaneyi dahi hedeflemekten çekinmeyen bütün bu zorbalığın
faturası ise bütçeden Emniyet’e aktarılan sizin benim
vergilerimizden karşılanıyor.
ANAP hükümetlerinden bu yana, milyonlara “değen” milyar dolarlık
projelerin verildiği Mehmet Cengiz’i, kamusal
herhangi bir alanda, projelerini anlatırken göremeyişimizin sırrı
biraz da burada gizlidir:
“Bayraklaşmış millet”in günümüz versiyonuna dönüşen “devletleşmiş
şirketin” görünmez, neredeyse ilahi bir aktörüdür o. Sesinin
duyulması yeter. Vaktiyle diyeceğini gayet veciz biçimde demiş,
Türk yargısı 8 bin TL bedel biçse de, gerçekte her harfi milyon
dolarlık bir ihaleye karşılık gelen küfrünü, kolektif belleğimize,
ülke mirasımıza armağan edip çekilmiştir çoktan.
Ülkenin başbakanı, TV ekranından bu hukuksuz madenin, cari açığı
kapatmaya yarayacağını söylemişken; millete yönelik o “misyon”un,
devlet aygıtına devrolmasından tabii ne olabilir.
Kaldı ki o özlü söz, içerik ve üst anlam itibarıyla devamlılık arz
etmektedir. Millet ve “fiil”i icra edecek kudret var oldukça da
yapılması gereken bellidir: Yazılım programları misali ara ara
güncellenmelidir. Bazen bir bakanlık, bazen bir mahkeme, bazen de
polis bu güncelleme misyonunu ziyadesiyle yerine getirmektedir.