Değerli okurlar.
Kimin yaşı nereye, kaç seçim öncesine dek uzanıyor bilemem.
Ama bildiğim bir şey var. Bugün hepimiz şu çağımıza kadarki en
kıymetli oyu kullanacağız.
Tercihimiz; doğup büyüdüğümüz yahut memleket bildiğimiz
topraklarda, onurlu birer yurttaş olarak yaşama hakkımızdır, başka
bir şey değil.
Eşit, özgür, onurlu yurttaş olma hakkımız için gidiyoruz
sandığa.
Gazetecilikte çok yılı geride bıraktım.
İtiraf etmeliyim ki, günün birinde sandık tercihimi okuyucularla
paylaşma ihtiyacını duyacağım, aklımın ucundan geçmezdi.
Çünkü bize, kimini rahmet, kimini saygıyla andığımız ustaların en
başta öğrettiği, şaşmaz biçimde benimsediğimiz iyi gazetecilik
ilkelerinden biriydi:
Gazetecilerin siyasi tercihlerini yansıtmaları doğru değildir.
Fakat günü geldi ve bu ilkeyi dönüştüren bir hakikat çıktı
ortaya:
Siyaset kılığında zuhur eden örgütlü kötülük, elinizden kalemi alıp
ağzınızı kapatıyor; zindanlara tıkıyor, kapılarına kul olmadığınız
için hedef haline getirip açık açık ölümle tehdit edebiliyorsa, bu
zalimliklerin daha çok güç alacağı metne karşı duruş, bireysel ve
toplumsal saygınlığın zorunlu bir koşuluna dönüşür.
Onun için de iyi gazeteciliğe dahildir.
‘Gan imet’ rezili
Bugün halkoylamasının nasıl bir ortamda yapıldığını unutmama
sorusu:
Eğer “hayır” diyecek herhangi bir kişi “Evet diyenlerin karısı,
kızı bize ganimettir” demiş olsa, şu an dışarda özgürce dolaşabilir
miydi?
Sadat kurucusu da ‘eyalet’ demiş
[Haber görseli]
Anayasa teklifinin “eyalet”i mümkün kıldığında tereddüt yok.
Erdoğan’ın Bahçeli’ye “Ben ne diyorum sen ona bak” sözü bu
realiteyi ortadan kaldırmıyor. Başbakan’ın başbakanlığı bırakma
sözü ise blöf bile değil. Yani koskoca heyet, metne eyalet
kelimesini mi koyacaktı da oradan anlayacaktık?
Aklımızla dalga geçilmesin. Bunca hassas bir sözcüğün yer alması,
teklifin daha Meclis’e geldiği gün kadük kalmasıyla
sonuçlanırdı.
Bugün oylayacağımız metinde, yürütme tamamen cumhurbaşkanına
geçiyor. 123. maddesi de bugün ancak kanunla mümkün olan kamu tüzel
kişiliği kurma yetkisini kararnameyle cumhurbaşkanına
devrediyor.
Ve eyalet konusunda “ihale”, Başdanışman Şükrü Karatepe’de kalmış
görünüyorsa da, Cumhurbaşkanı’nın bir diğer Başdanışmanı emekli
Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi, konuyu iki yıl önce gündeme
getirmişti. Ta Sadat A.Ş. başkanlığı sırasında.
Tanrıverdi’nin sunumunu yaptığı “Çözüm sürecinin ulaştığı aşamada
ASDER-ASSAM raporu” şirket sitesinde erişime açık. Ocak 2015
tarihli sunumdan pasajlar:
- Eyalet sistemi getirilmelidir. Türkiye Cumhuriyeti’nin taşra
teşkilatı ve devletin yönetim şekli tekrar düzenlenmelidir. Bu
sistem hem Kürtlerin ve diğer etnik grupların özerklik isteklerini
kapsayacak hem de devlete bağlılık ve aidiyet duygusunu artıracak
şekilde oluşturulmalıdır. Her bakanlık kendine bağlı en fazla 6
veya 10 birimi layıkıyla sevk ve idare edebilir. 81 vilayet
merkezden dirayetle yönetilemez.