IMF (Uluslararası Para Fonu), tarihinin en zengin dönemini
yaşıyor.
Bugünkü finansman kapasitesi, 421.9 milyar dolara
ulaşmış.
Yunanistan’ın borç krizi dolayısıyla, IMF’nin, merak edilen
soruları yanıtladığı sayfasından öğrendiğimiz taze bilgiler,
bununla sınırlı değil.
IMF’ye 21.2 milyar Avro borcu bulunan Yunanistan’ın, borcunu
ödememesi durumunda, diğer ortakların zarar görüp görmeyeceği
sorusuna, “Hayır” diyor Fon, gayet yüksek bir
özgüvenle.
Bilakis, aralarında Türkiye’nin de yer aldığı bütün ortaklarına,
ihtiyaç duymaları halinde taze para sağlayacağının garantisini
veriyor.
Dolayısıyla, siz siz olun,
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “IMF’ye borç
verecekdurumdayız” sözüne artık kanmayın.
Hayır, sadece IMF’nin 70 yıllık tarihindeki en yüksek noktasına
ulaşmış finansman kapasitesi dolayısıyla değil. Maliye
Bakanı Şimşek’in, haziran ayı bütçe
sonuçlarını değerlendirirken yaptığı satır arası uyarılar nedeniyle
de.
Şimşek’in uyarıları, “IMF’ye borç
verecek durumdayız” retoriğini, bir daha geri çıkmayacak
biçimde tarihin çöp sepetine atacak nitelikte.
Olası bir erken seçimi “olumsuz senaryo” olarak niteleyen
Şimşek, “Bu, bir anlamda 2015 yılının tamamının
belirsizlikle karşı karşıya kalması
demek” diyor.
Şimşek’in aklından geçip söyleyemediğini biz aktaralım.
Maliye Bakanı, her ne kadar 2016 bütçe hazırlıklarını başlattığını
açıklasa da, olası bir erken seçim kararı, otomatik
olarak “geçici bütçe” anlamına geliyor.
Zira anayasa gereği, bir sonraki yılın bütçe tasarısının, en geç 17
Ekim’de Meclis’e sunulması gerekiyor. Sunulan tasarının da 2016’ya
girilmeden kanunlaşması.
Eğer koalisyon görüşmeleri tıkanır ve sonbahar için erken seçim
kararı alınırsa, Meclis yeniden tatile gireceği için, mevcut
hükümetin 2016 bütçe hazırlıkları geçersiz hale gelecek.
Böyle bir durumda yasaya
göre, “geçici bütçe” kanununun çıkarılması
gerekiyor.
Türkiye, geçici bütçe konusunda deneyimsiz değil. En son, AKP’nin
iktidara geldiği 2002 seçimleri dolayısıyla geçici bütçe yasası
çıkarılmıştı.
Ancak Türkiye’nin bugünkü ekonomi tablosu, IMF ile stand-by
anlaşmasının hemen ertesine rasgelen ve kredi
karşılığı, “reform” yasalarının çıkarıldığı 2002 yılına hiç
benzemiyor.