Bankacılık sektörünün en önemli zaafı faizmiş.
BDDK (Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu)
Başkanı Mehmet Ali
Akben“2. Uluslararası İslam Finansı ve İktisadı
Konferansı”nda şöyle demiş:
“Kaç kişi oruç tutuyor, kaç kişi cuma namazına gider, kaç kişi
helale dikkat eder dediğimizde bu oranları çok
yüksek görürüz. Ama en büyük zaafiyetimiz
faizkonusunda” demiş.
Akben devam etmiş:
“Fetva kurulları BDDK bünyesinde mi olmalı? Şu an Katılım
Bankaları Birliğibünyesinde olması planlandı ama şart
değil, değerlendirilir. Hangi tarafta olmasınındaha sağlam ve
daha doğru tanımlanmasını mevzuat çerçevesinde dikkate
alırız.”
BDDK Başkanı’nın “bu konuda herkesin sunacağı görüş ve
katkıya açık oldukları”görüşünden hareketle bazı sorular:
Diyanet niye gecikti?
- Faizsiz bankacılık konusunda uzun süredir Diyanet İşleri
Başkanlığı’nın (DİB) fetva vermesi bekleniyor. Son beş yıldır her
sene en az bir kez bu konuda haber çıkar. En son iki yıl önce
Diyanet’in BDDK’yle bir araya gelerek çalışma yaptığını duyduk.
Fakat ne hikmetse bu fetva bir türlü gelmedi.
- Finans sektörünün bu alanda bir inandırıcılık sorunu olabilir
mi?
- Fetva Kurulu’nu oluşturacak yapının, bir yandan bu esaslara
vâkıf, diğer yandan da “faize hiç bulaşmamış” bir
kurumsal yapıdan gelme güçlüğü mü söz konusu?
- Fetva Kurulu dendiğinde akla gelecek ilk kurum olan DİB, hac
paralarını hangi finansal kuruluşlarda nasıl
değerlendiriyor?
- DİB, hiç faiz geliri elde etmediğini açıklayarak kamuoyunun
rahatlatabilir mi?
- DİB personeli, maaşlarını geleneksel bankalardan mı, yoksa
faizsiz esasa göre çalışan katılım bankalarından mı
alıyor?
- DİB’in taşra teşkilatındaki müftülükler, bankalardan promosyon
adı verilen, değişik maddi yararlar karşılığında maaşlarını
kullanıyor mu?