Dünyanın bütün ülkelerinde iktidar sahipleri halktan bir şeyler
saklar.
Yönetim sistemi ne olursa olsun, güç sahiplerinin halk adına
kullandıkları yetkiler arasında halkın vergilerini harcama yetkisi
de vardır. Hatta ilk sıralardadır.
Ülkeyi yönetenler, kimin hangi ilacı ne zaman kullanacağına, hangi
çocuğun nasıl bir eğitim alacağına, hangi ulvi amaçlı vakfa hangi
belediyeden kaç lira aktarılacağına, o sene domates üreten çiftçiye
mi yoksa rezidans yapan müteahhite mi destek olunacağına, halktan
aldıkları bu yetkiler sonucu karar verir.
Parmaklar iner kalkar, kaynaklar aktarılır.
Tam da bu nedenle dünyanın her yerinde ülke yönetiminde söz sahibi
olanların -varsa- kamuoyuyla paylaşmadıkları servetleri, para
trafikleri, ekonomik faaliyetleri halkı ilgilendirir. Çünkü çok
eski zamanlardan beri haber alma hakkı temel insan hakkı olarak
kabul görmüştür.
Türkiye’de gazetecilik üzerindeki kuşatmanın artan şiddeti ve
ağırlığı, bir devleti devlet, bir toplumu toplum yapan şu temel
bilgileri dahi sık sık hatırlamamızı ve hatırlatmamızı
gerektiriyor. Gazeteci taklidi yapanların bolluğu ve rahatlığı
işimizi kolaylaştırmıyor. PARADISE PAPERS Gazeteci
Pelin Ünker, 15 ay önce bütün dünyada Paradise Papers olarak
bilinen belgeleri uluslararası nitelik taşıyan gazeteciler
konsorsiyumu ile eş zamanlı ve yazı dizisi olarak Cumhuriyet
gazetesinde haberleştirdi.
“Vergi cenneti” ülkelerde açılan off-shore
hesaplardaki belgeleri haberleştiren bu uluslarası konsorsiyum
içinde The Guardian, BBC gibi kamu yayıncılığını gözeten
köklü kurumlar da vardı. Yazı dizisinde off-shore hesabı
açmanın vergi kaçırma suçu anlamına gelmediği, ancak etik bir soru
olarak haber değeri taşıdığı özenle duyuruldu.
Buna karşın Pelin Ünker aleyhine, ikisi ceza ikisi tazminat
olmak üzere dört dava açıldı.
Ünker hakkında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı Binali
Yıldırım ile oğulları Bülent ve Erkam Yıldırım’a karşı
hakaret...