İşkence insanlık suçudur.
İlk OHAL KHK’sinin 30 güne uzattığı gözaltı süresi, 12 Eylül
dönemini aratmayacak işkence iddialarıyla geldi.
On yıllardır yargı makamlarında hâkim olan kolluk kuvvetlerinin suç
işlemeyeceği anlayışıyla yerleşen “cezasızlık” kültürünün
bedeli, adaletsizlikle ödenirken uzun gözaltı sürelerinin
bu “kültür”ü tahkim etmesinden ne kadar kaygılansak
yeridir.
Polis merkezlerinde, özellikle kadınlara tecavüz tehdidinden,
çıplak aramaya dek bir dizi işkence ve kötü muamele iddiaları,
ülkenin farklı kentlerinde avukatlarca dile getirilirken,
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “en
az” bir kez uzatılacağı sinyalini verdiği OHAL rejiminde
işkence iddialarının çoğalması, daha yüksek perdeden bir itirazı
gerekli kılıyor.
***
OHAL rejiminin insan hakları siciline dair bazı işaretleri,
bütçede de görüp izlemek olası. Gözaltına alınan kişilere, gözaltı
süresince verilen gıda ve içecekler için devlet bir ödenek
ayırıyor. Ağustos ayı bütçe rakamları açıklandı. Sekiz aylık
gelişmeler içinde bütçedeki harcama kalemlerinden biri
olan “Güvenlik Kuvvetleri Nezaretinde
Bulundurma Giderleri”nin seyri, bu gider ile gözaltı
uygulamalarının süresi ve yaygınlığı arasındaki ilişki hakkında
fikir veriyor.
Söz konusu kalem, başta polis merkezleri, yani karakol ve
nezarethaneler olmak üzere, çeşitli nedenlerle yurtiçi ve
yurtdışındaki güvenlik kuvvetleri gözetiminde tutulan kişiler ile
mültecilerin “yiyecek, barındırma” giderlerini
kapsıyor. (Yanı sıra, terk edilmiş olarak bulunmuş çocukların
ilgili kurumlara teslimine kadar geçecek sürede güvenlik güçlerinin
yaptığı harcamalar da, bu fasıla dahil.)
Bu kalemden ağustosta 980 bin TL harcanmış. Söz konusu rakamın, bir
önceki ay harcamasının sekiz katı olduğunu söylersek, durum
herhalde daha berraklaşır. (Temmuz ayında 122 bin TL.)