Söylemesi bize kolay. Üç ayı geçti.
Tam 94 gündür, demir kapıların ardında tutulan arkadaşlarımız var bizim.
Beş günü, sanki azılı katillermiş gibi şafak vakti evlerine yapılan baskınla tutuldukları gözaltı olmak üzere. Ülkenin en köklü gazetesinin onurlu, saygın, birikimli 10 ismi 89 gündür tutuklu.
Somut, elle tutulur, inandırıcı hiçbir delil olmaksızın aylardır özgürlüğünden yoksun bırakılan arkadaşlarımızdan kiminin, hafife alınmaması gereken sağlık sorunları bulunmakta.
Akın Atalay, Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Güray Öz, Hakan Kara, TurhanGünay, Musa Kart, Önder Çelik, Bülent Utku, Mustafa Kemal Güngör.
Onlar, üç aydır demir kapıların ardında iddianame bekliyor.
Ahmet Şık da 33 gündür.
Bir gazete düşünün ki, kimi yöneticimiz, kimi meslektaşımız, kimi avukatımız, kimi arkadaşımız olan tam 11 çalışanı cezaevinde.
Peşin ve haksız bir cezayı 94 gündür çekmeleri, dünyanın en doğal durumuymuş gibi bir kayıtsızlık hali hüküm sürmekte. Altı buçuk aydır devam edegelen OHAL rejimi, bu kayıtsızlığa fiili bir zemin yaratmakta. Oysa ceza yargılamasında “doğal hâkim” diye bir temel ilke var. Herkes için değişmeyen, işlendiği iddia edilen suça uygun olarak oluşturulmuş mahkeme anlamına geliyor. Arkadaşlarımızın “doğal hâkim” önüne çıkabilmeleri, ancak iddianamenin hazırlanıp ağır ceza mahkemesince kabulüyle mümkün olacak.
Fakat bu iddianeme ortada yok.
Tıpkı arkadaşlarımız gibi, hukuk devletlerinde ifade özgürlüğü alanına girmesi gereken konular nedeniyle sulh ceza hâkimliklerince tutuklanmış çok sayıda kişi, halihazırda iddianamelerinin kabul edilip doğal hâkim önüne çıkarılmasını bekliyor. İddianamenin hazırlanması konusunda, yasalarımızda bir süre sınırının bulunmaması, tutukluluk süresinin keyfi biçimde uzatılmasına zemin hazırlıyor.
Ve bilseniz bile yine de söylemek istiyorum:
Dört bir koldan ağır saldırıların hedefi haline getirilen Cumhuriyet, her gün yeniden yapılıyor, size ulaştırılıyor. Bunca baskının, dahası “sinsi” kalem erbaplarının hedefine konulmuş bu gazetenin her gün, gerçek haberciliği dert ederek inançla, dirençle ve umutla çıkıyor olması, Cumhuriyet değerlerini demokrasiyi tasa eden herkese umut vermeli, direncini artırmalı.