Bugün Dünya Basın Özgürlüğü Günü. Bugün “Haberiniz var mı?” diye sormak, genellikle kamu kaynaklarının nasıl dağıtıldığına dair yazılar okumaya alıştığınız bu köşede bugün Türkiye’de gazeteciliğin içinde bulunduğu koşullara dair bazı verileri paylaşmak istiyorum.
Adı ve sıfatı ne olursa olsun: Muhabir, yazar, çizer, yönetici, genel yayın yönetmeni, haber müdürü. Halkın haber alma hakkı için verilen çabanın günden güne daha ağır bedel ödemeyi gerektirdiğini, arada bir bile olsa paylaşmamız gerekiyor çünkü.
İktidar, medyanın yüzde 90’ından fazlasını doğrudan/dolaylı kontrol ediyor. Bu durum sadece gazetecilerin ödediği bedellerin öğrenilme ve bilinmesini zorlaştırmakla kalmıyor. Varlıklarını iktidarın sunduğu mali imkanlarla sürdürebilen medyanın görevleri, gerçekleri saklamak, üzerini örtmek ve çarpıtmak ile sınırlı değil. Gazete kelimesini kullanmanın gazeteye haksızlık oluşturacağı bu yayınlara yerleştirilmiş kişiler, bağımsız gazetecileri hedef göstermeyi, şeytanlaştırmayı ve nihayetinde iktidar uygulamalarını eleştiren herkese ve her kuruma hakaretler yağdırıp onları itibarsızlaştırmayı görev edinmiş durumda.
★★★
– Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nce hazırlanıp açıklanan Basın Özgürlüğü Endeksi’nde Türkiye 180 ülke içinde 157’nci sırada.
– Türkiye Gazetecileri Koruma Komitesi’nin Hapisteki Gazeteciler Raporu’na göre “en çok gazetecinin hapsedildiği ülke” durumunda.