“Piyasada kredi şoku yaşanıyor.”
Bir esnafın, bir satın alma müdürünün yahut iktisat alanında çalışan bir akademisyenin söyleyebileceği sözü, temkinli konuşmaya hep özen gösteren TÜSİAD Başkanı telaffuz ettiğinde, mesele farklı bir boyut kazanıyor.
TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik Hürriyet’te Şebnem Turhan imzalı haberde sorunlu kredilerin “temizlenmesi” gerektiğini söylüyor.
“Temizlik”, tesadüfen seçilmiş sıradan bir kavram olamaz. Ortada kaldırılması gereken bir çöpün varlığı açık. O çöp de şirketlerin kullanıp geri ödeyemediği kredi borçları.
Ve fakat iyi biliyoruz ki, bir tarafı bankacılık, diğer tarafı kamu olan bir “çöp”ün kaldırılmasının bedeli, biraz yüksek olur.
SIR OLANLA OLMAYAN
Tanınmış markaların ardarda ilan ettiği konkordatolar, sık sık fabrika yangını haberleri çoktan gösterdi:
Özel sektörün sorunlu kredilerindeki artış kimse için sır değil.
Ama Bilecik’in “temizlik” dediği formül için aynı şeyi söylemek zor.
Ekonomi birimleri bir süredir bankacılık sektöründe ödenemez hale gelmiş kredilerin çözüm formülü için düşük profilli bir çalışma yürütüyor.
(Eskiden yazarken ekonomi yönetimi ifadesini kullanırdık. Şimdi Hazine ve Maliye Bakanlığı, Merkez Bankası, Strateji ve Bütçe Başkanlığı gibi kurumlar olsa da nihani kararı tek kişi verdiği için “ekonomi yönetimi” kavramı da anlamını yitirdi.)
Bankaların tahsili gecikmiş alacak portföyündeki tırmanış sistemi tahrip edecek eşiğe gelmeden bir çıkış program hazırlığının zorunlu olduğu biliniyor. İşte bu çıkış programının, memleket tarihinin belki de en kapsamlı kredi operasyonuyla sonuçlanabileceği yönünde kaygılar mevcut. Zira böylesi bir operasyonun sonrasında sermayenin el değiştirmesi kaçınılmaz.
Ne var ki, bu programda izlenecek yol ve hangi tarihte açıklanacağı şu anda belli değil.
...