AKP’nin ilk iktidarından üç ay önce kaldırılan, bir daha geri dönmeyeceğine kesin gözüyle baktığımız idam cezası, bugün siyasi gündemin ilk sıralarına yerleşmiş bulunuyor. Üstelik heves dozu yükseltilip sıklaşan fasılalarla tekrarlanarak.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişiminin ertesi günü, meydanlarda slogan halinde yükselen talebe, “yeşil ışık” yaktığında, genel kanaat bunun geçici bir politik tutum olduğu yönündeydi. Erdoğan’ın o günden bugüne geçen dört aylık hitap arşivini taradığımızda karşımıza, idam cezasını olumlayan açıklamalarından oluşan uzun bir liste çıkıyor:
- 16 Temmuz - Kısıklı: “Her talebin değerlendirilmesi demokratik ülkelerde bir haktır. Bunlar parlamento çatısı altında değerlendirilir.”
- 18 Temmuz - CNN Int.’a mülakat: “İdam zaten hükümetin gündeminde.”
- 7 Ağustos - Huber Köşk’e çıkışı taziye ziyaretleri: “Bu talebinizi hükümetparlamentoya getirmek durumunda. Millet ne istiyor, idam. Öyleyse parlamento bunugörüşmek durumunda. Parlamento milletin sesini bir kenara koyamaz.”
- 15 Ekim - Konya Toplu Açılış Töreni: “Şimdi idam diyorlar, bu haklı bir taleptir.Batı ne derse desin beni ilgilendirmiyor. Ben milletime bakarım. Bunun kararını parlamento verir. (...) Bana gelirse, onaylarım. Ben 241 şehidimizi, bu katilleri unutamam, bedelini unutmamam. Bu konuda Batı konuşamaz.”
- 29 Ekim - Yüksek Hızlı Tren açılışı - Ankara: “İdam, inşallah parlamentodan buda geçer. Yakın... Yakın... Merak etmeyin... Egemenlik milletin olduğuna göre mesele bitmiştir. Batı’nın ne dediği değil milletimin ne dediği önemlidir.”
- 12 Kasım - Sakarya: Derik’te şehit edilen kayyım Kaymakam Muhamme