Fotoğraftaki manşetin tarihi, 28 Ocak 2011. 12 Eylül referandumu üzerinden 4.5 ay geçmiş.
Genel seçime 4.5 ay var. Yer, Ukrayna’nın başkenti Kiev.
TMSF el koyduktan sonra ayrılacağım “o zamanki” Akşam gazetesinin Ankara temsilcisi olarak, dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın resmi ziyaret programını izledik. Erdoğan’a, gezi sonunda yaptığı basın toplantısında soramadığım soru için fırsatı, toplantı bitimindeki fotoğraf çekimi sırasında yakaladım.
Soruya dair bir ön bilgi: Kulislerde yoğun olarak “MHP’nin baraj altında kalabileceği” konuşuluyor, yazılıyor. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin referandumdan sonrası izlediğim basın toplantısındaki sözü, hafızalarda taze:
“Yeni bir süreç başlamıştır. İki partili bir rejime gidilmesi için çalışma yapılıyor.Bir anlamda MHP’yi kurban etmeye çalışan bir anlayış var. Partimize karşıtasfiye hareketi var. Bunu MHP’liler ve ülkücüler görecektir. Türk milleti görecektir. Önümüzdeki seçimler çok daha farklı sonuçlanacaktır.”
Kiev’e, fotoğraf çekimine dönelim, Erdoğan, “Siyasi kulislerde iki partili Meclisistediğiniz konuşuluyor. Böyle bir isteğiniz gerçekten var mı” soruma şu yanıtı veriyor:
“Doğrusu evet. Bu sistemi faydalı buluyorum. Çünkü ikili sistemde parlamentolar daha etkin işliyor. Yönetiminde de istikrar söz konusu oluyor. ABD’ye bakın, kanunlar nasıl çıkıyor. Biz de Ticaret Kanunu’nda örneğini yaşadık. Nasıl olduysa muhalefet destek verdi. Kanunu üç günde çıkardık.”
Akşam’ın o tarihteki genel yayın yönetmeni İsmail Küçükkaya, bu diyaloğu işlediğim köşe yazısını, haber olarak manşete taşıyor. Ve gündem dalgalanıyor.
Üç gün sonraki ilk grup toplantısında Bahçeli çok sert. Erdoğan için başkanlığın “tek adamlığa yönelik heveslerin bastırılamaz bir yansıması olduğunu, tiranlığa özendiğini, Ortadoğu sultanlarını örnek almaya başladığını” söyleyip ekliyor: