Birkaç gün önce; İngiliz The Observer gazetesinde, Türkiye’nin
IŞİD’e, yasadışı petrol ticareti konusunda kolaylık sağladığına
ilişkin belgelerin ABD’nin elinde olduğu iddiasına yer veren bir
makale yayımlandı.
IŞID’in en büyük gelir kaynaklarından biri olan petrol ticaretinde,
Türkiye’nin en önemli alıcı olduğu iddiasının da yer aldığı bu
haber, dün İzmir Milletvekili Ertuğrul
Kürkçü tarafından bir soru önergesiyle TBMM gündemine
de taşındı.
Bu gelişmeler, geçen şubat ayında OECD bünyesindeki Karapara
Aklamayla Mücadele Grubu FATF’in hazırladığı bir raporu ve içindeki
verileri daha kritik hale getiriyor. (“Terör Örgütü IŞİD’in
Finansman Kaynakları” başlıklı 48 sayfalık çalışma raporuna,
yayımlanışının ertesinde “Türkiye’den üç TIR
gitti” başlığıyla bu köşede yer vermiştik.)
Hemen anımsatalım ki, raporun giriş bölümünde, bu çalışmanın
Türkiye’nin işbirliği ile hazırlandığı notu yer alıyor.
IŞİD’in gasp ettiği petrol sahalarındaki faaliyetlerin geniş
biçimde irdelendiği rapordaki bazı özet veriler şöyle:
- IŞİD Irak ve Suriye’de ele geçirdiği petrol kuyularında günde 50
bin varil petrol üretimi yapıyor. Petrol kuyusu yakınında
aracılardan varilini 25-30 dolara aldığı petrolü, biraz uzaktaki
marketlere ve diğer tüketicilere, rafineri derecesine göre 60 ile
100 dolara satıyor.
Fakat bundan daha kritik olan bilgi ise raporun “Petrol
Kaçakçılığı ve Satışı” başlıklı 33. sayfasında yer
alıyor. Türkiye’nin sunduğu
istatistiklere göre Suriye sınırındaki petrol
kaçakçılığının 2012’den bu yana büyük
artış gösterdiği
belirtiliyor.
IŞİD’in petrol sahalarını ele geçirmesinin ardından, Irak ve Suriye
sınırında yedi Türk vilayetinde saptanan kaçak petrolün, 2014 yazı
itibarıyla 20 milyon litreye ulaştığı bilgisi yer alıyor.
FATF’in IŞİD raporunda; 2013 yılında Türkiye’de saptanan 73 milyon
litre kaçak petrolün, 2014 yılında 79 milyon 238 bin litreye
ulaştığı, 2012’de 4 bin civarında olan petrol kaçakçılığı olay
sayısının, 10 bine yükseldiği kayda geçirilmiş.
Raporun Türkiye’nin işbirliğiyle hazırlanmış olması; son gelişmeler
bakıldığında bu verileri daha da dikkate değer kılıyor.
Eğer, The Observer’deki makaledeki iddialar doğru; yani Türkiye,
IŞİD’e yasadışı petrol ticareti konusunda yardım eden bir ülkeyse,
Karapara ile Mücadele Örgütü ile IŞİD’in Finansman Kaynakları’nı
konu alan bir raporda işbirliğine yanaşıp veri sunması ne kadar
mantıklı?
Bu iyimser bir soru.