Dört yıl sonra yeniden IŞİD’i konuşmak zorunda kalmak sandığımızdan daha önemli. İki gün önceki yazımda ABD, Fırat’ın doğusuna Türkiye’nin askeri operasyonuna dolaylı onay verirken gelen “Türkiye bundan böyle ABD’nin son iki yıldır bölgede yakaladığı IŞİD’cilerden sorumlu olacak” açıklaması üzerinde durdum. Beyaz Saray’ın bu vurgusunun ne anlama geldiğini, nasıl bir yol izleneceğinin halka açıklanması gerektiğine yer verdim. Kuşkusuz bu sorunun cevabını merak eden pek çok kesim ve insan vardı.
Açıklama en yetkili makamdan geldi. Ziyadesiyle ürkütücü. Türkiye’nin kamplardaki IŞİD “ihalesini” üstlendiğinin teyidi anlamına geldiği için.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, partisinin Genişletilmiş İl Başkanları toplantısındaki hitabında şöyle dedi çünkü:
“DEAŞ’ın başımıza bela olmasını istemediğimiz gibi, dünyanın da duçar olmasını arzu etmeyiz. DEAŞ’lılara ne yapılması gerekiyorsa onu yapacağız. Cezaevinde tutulması gerekenleri cezaevinde tutacağız, uyruğu belli olanları geri göndereceğiz. Kadın ve çocukları da kendi toplumlarına kazandırma gayretinde olacağız.”
“ÖLÜM NE YANA DÜŞER USTA”
IŞİD, Haziran 2015’teki Diyarbakır Katliamı, Temmuz 2015’teki Suruç Katliamı’nın ardından Ankara’nın orta yerinde Cumhuriyet tarihinin en kanlı katliamını gerçekleştirmiş bir terör örgütü.