Bir işyerinde, çalışanları iş giysisine
elektronik çip takarak izlemek, hak ihlalidir.
Bu işlemi gizlice yapmak, sorana
“Yıkanırken karışmasın” diye gülünç bir yalanla cevap
vermek, ihlali ağırlaştırır.
Adana Şehir Hastanesi’nde bir güvenlik
görevlisinin, görev yerine gitmediği gerekçesiyle işten
çıkarıldığını bir gazetede okuduk. Habere atıfta bulunarak
doktorların da benzer yöntemle izlendiği kuşkularını dile getirdim
geçen hafta.
Doğruymuş. Fotoğrafta gördüğünüz steril
ameliyat giysisi, aynı hastaneden.
Hekimler için tasarlanmış. Üzerine dikili çip
bir bilgisayar sistemine bağlı.
Eğer cerrah, üzerinde bu giysiyle bina dışına
çıkarsa bilgisayar uyarı veriyor.
Bu giysinin üzerinde “T.C. Sağlık
Bakanlığı” yazıyor. Ancak bu giysileri, şehir hastanesini
yapan müteahhit firmanın ürettirdiği belirtiliyor.
İncelik tam da burada. Sağlık
Bakanlığı ile Rönesans arasında personelin çiple izlenmesi
konusunda nasıl bir anlaşma olduğunda yani.
Çiple takibin mesai denetimi anlamına geldiği
çok açık.
Bu yapılırken çalışanların mahremiyet
alanlarına girildiği, bilgi toplandığı, hatta toplanan bilgilerin
işlemeye ve fişlemeye müsait olduğu da öyle.
Peki şirket bu
izlemeyi resen mi yapıyor, yoksa
Sağlık Bakanlığı adına
mı?
Şu anda, bu giysileri giymek hekimler için
mecburi değilmiş. Adana Şehir Hastanesi yeni açıldığı için,
doktorların geldikleri hastanedeki giysileri henüz eskimemiş. Ama
onlar eskiyince bunlar giyilecek. Bunlar derken,
“hastanenin verdiği”, dolayısıyla çipli giysiler
yani.
Geçen haftaki yazımız üzerine Adana
milletvekili Meral Danış Beştaş
ile İzmir milletvekili Zeynep Altıok Akatlı, TBMM
Başkanlığı’na Sağlık Bakanı Ahmet Demircan’ın
yanıtlaması istemiyle ayrı ayrı soru önergesi verdi.
Yanıt gelirse paylaşacağım.
Çipli takip pazarı büyük
Çipli takip yazıma itirazlar da
geldi.
Takma isimli bir muhterem, sosyal medya
hesabıma öfkeli mesajlar yollamış:
Çipli takibin nesi kötüymüş?
Yoksa güvenlik görevlisinin işinin başından
ayrılmasını onaylıyor muymuşum?
Bunlar “küçük” işlermiş. Şehir
Hastaneleri’nin başka büyük sorunlarıyla
ilgilenmeliymişim.
Bir: Şehir Hastaneleri’nin büyük
sorunlarını ÜÇ YILDIR onlarca yazıya konu ettim.
İki: Çipli takip meselesinin küçük
değil, bilakis büyük bir iş olduğu kanısındayım.
Büyük derken “pazar” olarak
da.
Sonuçta bu çipler IT sistemlerinin parçası ve
nihayetinde birer ticari mal.
On binlerce doktor, hemşire, güvenlik
görevlisi, sağlık personelinin giysilerine takılacak çiplerin bir
satış bedeli var. Ve bu satışların yapılacağı 30’u aşkın şehir
hastanesi pazarı.
Dolayısıyla “çipli takip”e imkân veren
sistemler, bu işin ticaretiyle uğraşanların derdi
olabilir.
Fakat bizim de hukuk devletinde yaşamak gibi
bir derdimiz var.
Bilmem anlatabildim mi?
Akkuyu’da hareketli günler
Akkuyu Nükleer Güç Santralı (NGS) için sessiz
sedasız önemli mesafeler alınıyor. Ankara merkezli Akkuyu A.Ş.
yarın olağanüstü genel kurula gidiyor.
Ana sözleşme değişecek. Şirketin Rus CEO’su,
şirketin sadece yönetim değil denetim yetkisini de elinde
toplayacak.
Hazine’ye gelmiş geçmiş en pahalı elektriği
satacak olan Akkuyu’ya bir de teşvik verildi. 76 milyar TL sabit
yatırım tutarı üzerinden verilen teşvik belgesi Resmi Gazete’de
yayımlandı.
Yüzde 51’i her durumda Rusya’ya ait olan NGS’de
hisselerin yüzde 49’a kadar satışı mümkün.
Daha doğrusu Rusya, bunu finansman için
istiyor. Bir ara CKK (Cengiz, Kolin, Kalyon) şirketlerinin, hisse
satın alarak ortak olacağı açıklanmıştı. Fakat -bu köşeden
duyurduğumuz- Rosatom, Türk şirketlerinin dayanıklılığını ölçecek
denetimi iptal etti edeli, bu konuda yeni bir ses
çıkmadı.
Fakat başka gelişmeler var bu arada.
Rosatom, Mersin’e Akkuyu ile ilgili bir
enformasyon merkezi kuracak. Nükleer santrala yönelik itirazları
minimize etmeye dönük bir girişim olacağı anlaşılıyor. Resmi
sitesinde bu iş için kiralık bir yer aradığını duyurmuş. Başlangıç
için belirlenen rakam 3 milyon 372 bin 003 ruble.
Bir ihale de şirketin Ankara’daki merkezi için.
Binanın fiziki güvenliği artırılacak.
Kolay değil, 20 milyar dolarlık bir yatırımdan
bahsediyoruz.