Sağlık alanı, AKP’nin kendisini en iddialı saydığı kamu
hizmetlerinden biri olageldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sağlık
politikalarını överken, “o kötü eski zamanlarda”,
yurttaşların uzun, boğucu ve karanlık koridorlarda bekleyiş
kabusunu sıklıkla dile getirdiğini biliyoruz.
Ne var ki ekonomideki daralmanın, reel sektörün pek çok
alanında olduğu gibi sağlık sektöründeki olumsuz etkileri de
derinleşiyor.
Sadece, Sağlık Bakanlığı’nın müteahhitlere döviz üzerinden
gönüllü kiracı olduğu şehir hastanelerinin açılışı geciktiği
için değil.
Sözgelimi bu alanda uzun süredir yaşanmakta olan,
kamunun özellikle tıbbi cihaz ve sarf malzemesi alanındaki
“ödeme sorununun” ciddi sıkıntılara yol
açtığı, giderek daha yüksek sesle konuşuluyor.
Başta üniversite hastaneleri olmak üzere, içinde kamunun yer aldığı
hastanelerin, medikal şirketlere yönelik borç sorununun yeniden
gerginliklere yol açtığına dair haberler geliyor.
ZORAKİ FERAGAT
Üniversite hastanelerinin, firmalara
yönelik birikmiş borçları kangrene dönüşünce, geçen
yaz çözüm yöntemi olarak “iskonto”
bulunmuştu.
Nasıl mı?
Maliye, taahhüt ettikleri tıbbi sarf malzeme ve gereçleri teslim
etmelerine karşın çok uzun süredir ödeme bekleyen firmalara, ancak
yüzde 20 civarında indirim yaparlarsa ödeme yapılabileceğini
bildirdi.
Talebi kabul eden firmalara ödeme planı yapıldı. Teklifi
iskonto değil zorunlu feragat olarak değerlendirip reddeden
firmalar ise belirsiz sürece girdi. Bir kısmının iflas ettiği
biliniyor. Bu formül kamuoyuna o dönem “tasarruf”
olarak anlatıldı.